1,2 Oğul aracılığıyla bizimle konuştu: Peygamberlerden sonra Tanrı’nın gönderdiği elçisi, öbürleri gibi “sözcü” değildir, “Oğul’dur”, bknz. Mar 12,2-6;Rom 1,4+, sözün kendisidir, Yuh 1,1+.14+.
1,2 her şeye mirasçı: Oğul olduğundan miras hakkına sahiptir, bknz. Mat 21,38;Gal 4,7. Ancak İsa’ya burada verilen kuvvet yüceltilmesinde Tanrı’nın özgür iradesinin eylemi olarak gösterilir, krallık resminde olduğu gibi, 1Kr 1,20+.
1,2 evreni: Harfiyen “eonları”. Kavram hem dünyayı, hem de kâinatın iki evresini ifade edebiliyordu: Birinci evre zaman özelliğini taşır ve mevcut evrendir, ikincisi ise ebedilik özelliğini taşır ve bizim bakış açımızdan gelecekteki evrendir, ancak Tanrı’nın düzeninde şimdiden mevcuttur, İbr 5,6;İbr 6,20;İbr 7,17.21.28.
3 Tanrı yüceliğinin parıltısı, Tanrı'nın öz varlığı niteliğinde olan bu kişi, gücünü kanıtlayan sözüyle var olan her şeyi uyumlu bir biçimde sürdürmektedir. Günahların arıtılmasını noktaladıktan sonra, yücelerde ululuğun sağında oturdu.
1,3 Ayet’in ilk bölümü “O Tanrı’nın yüceliğinin parıltısı ve özünün suretidir; ve her şey kuvvetli sözüyle varlığını sürdürmektedir” diye tercüme edilebilir. “Parıltı” ve “suret” resimleri bilgelik ve logos teolojilerinde kullanılır, Bil 7,25-26, ve Baba ile Oğul’un tabiat bakımından özdeş, fakat farklı şahıslar olduklarını ifade eder. Oğul Baba’nın görkeminin, bknz. Çık 24,16+, “parıltısıdır”, “ışıktan ışık”. Ve Baba’nın özünün “sureti” veya “görünümü”, resmidir, bknz. Kol 1,15+, bir damganın eksiksiz izi gibi, bknz. Yuh 14,9.
5 Çünkü Tanrı meleklerden hangisine, hangi dönemde şu sözleri söylemiştir: "Sen benim Oğlum'sun, Bugün ben sana Baba oldum." Ve yine, "Ben O'na Baba olacağım, O da bana Oğul olacak."
7 Melekler için de şunları bildirir: "O ki, meleklerini rüzgara dönüştürür, hizmetkârlarını da ateş alevine."
1,7 Mektubun yazarı, EA’in Yunanca tercümesinden aldığı bu alıntıyı meleklerin tabiatını betimleyen bir metin olarak algılamıştır: geçici ve değişken olduklarından ebediyete kadar sabit tahtında oturan Oğul’dan değersizler.
9 Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin. Bu nedenle Tanrı, senin Tanrın, sevinç yağıyla seni meshederek arkadaşlarından üstün kıldı."
1,9 Mezmurun coşkulu bir şekilde krala atfettiği tanrısallık, burada somut ve mutlak bir şekilde İsa Mesih’e verilir, bknz. a. 3. Tanrı olan Mesih ebediyen hükümdarlık sürecek.
10 Ve yine, "Sen, Ya Rab, başlangıçta yeryüzünün temelini attın. Gökler de senin ellerinin yapıtıdır.
1 İşte bunun için, akıntıya kapılıp sürüklenmeyelim diye, işittiklerimize çok dikkat etmemiz gerekir.
2,1 işte bunun için: Tanrı insanlara onları kurtaracak olan ve melekler tarafından hizmet edilen bir oğul aracılığıyla konuşuyorsa, böyle bir kurtuluş yolunu ciddiye almamaları nasıl mümkün olabilir?
3 böylesi yüce bir kurtuluşu savsaklarsak nasıl kaçıp kurtulabiliriz? Başlangıçta Rab'bin kendisi bu kurtuluşu bildirdi; işitenler de onu bize doğruladı.
8 Her şeyi ayakları altına sererek bağımlı kıldın." Her şeyi ona bağımlı kıldı; bu du-rumda ona bağımlı kılınmayan hiçbir şey bırakmamış oldu. Ancak görüyoruz ki, daha her şey ona bağımlı kılınmamıştır.
2,8 her şeyi ayakları altına sererek: Hor görülen ve zulüm edilen ilk Hristiyanlar Tanrı’nın hükümranlığının yeryüzünde belirlenmesini henüz beklemekteler, 2Pe 3,4. Fakat Mesih şimdiden yüceliğine ulaştı, her ne kadar yeryüzündeki egemenliği ancak adım adım gerçekleşiyorsa da, nihai ve tam zaferi öncesinde, 1Ko 14,25;Ef 1,21-22;Flp 3,20-21, tüm düşmanları onun ayakları altına serilecek, İbr 1,13.
9 Bununla birlikte, bir süre meleklerden biraz aşağı kılınan İsa'yı görüyoruz. Çektiği ölüm acılarından ötürü yücelik ve onur tacını taşımaktadır. Tanrı kayrasıyla herkesin yararına ölümü tatması için oldu bu.
2,9 çektiği ölüm acılarından ötürü: Mesih ıstırap çektiği için yüceltildi. Yücelik ve şanla taçlandırılışı ölümün kurtuluş değerini tasdik eder.
10 Her şey Tanrı yararınadır ve her şey Tanrı aracılığıyla var olmuştur. Tanrı'nın birçok oğulu yüceliğe kavuştururken, onların kurtuluş önderini acılar yoluyla yetkinliğe erdirmesi gerekiyordu.
2,10 Tanrı’nın planını tamamlandıran Mesih’in ıstırapları ve ölümü, Mesih’i, insanları Tanrı’nın yüceliğine götürme görevini yerine getiren kurtarıcı olarak yetkin kılarlar: İbr 2,17-18;İbr 4,15;İbr 5,2-3. “Yetkin kılmak”, “mükemmel kılmak”, “tamamlamak” kelimeleri İbr’de sıkça geçer ve Mesih’in kurtuluş eserinin insan ile Tanrı arasındaki ilişkinin üzerindeki değişik etkileri ifade etmek için kullanılır, İbr 11,40+.
11 Çünkü kutsal kılan da, kutsal kılınanlar da hep aynı Babadandır. İşte bunun içindir ki, Oğul onlara “kardeşlerim'' demekten utanç duymuyor.
2,11 aynı Babadandır: “ kutsal kılan ve kutsal kılınanlar bir bütün oluştururlar” diye de tercüme edilebilir. Bundan sonraki ayetler Tanrı’nın Oğlu’nun kabul etmek istediği bu bütünlüğü, etin (bedenin) ve kanın bu birliğini vurgularlar, a. 14, ve böylece mektubun ana konusu hazırlarlar: Mesih’in baş kâhinliği, a. 17; İbr 5,7+.
14 Bu nedenle, çocuklar nasıl etle kana paydaş oldularsa, O kendisi de bu doğayla özdeş oldu. Öyle ki, ölümün güçlü egemenliğini kendinde bulunduranı, yani iblisi ölümüyle ezsin.
2,14 Günah, a. 17, ve ölüm karşılıklı bir ilişki içerisindeler, ikisi de kendisini Mesih İsa’nın hükümranlığına karşı koyan şeytana bağlılar.
17 Bu nedenle her bakımdan kardeşleri gibi olması gerekti. Öyle ki, Tanrı yolunda acımayla dolu, güvenilir bir başkâhin olsun; halkın günahlarını bağışlatsın.
18 Huzur diyarına girmeyeceklerine ilişkin ant içtiği kişiler söz dinlemeyenler değildi de kimdi?
19 Görüyoruz ki, imansızlıkları onların oraya girişini önledi.
4
1 Tanrı'nın huzur diyarına girmekle ilgili vaat daha geçerliyken, içinizden birinin bu fırsatı kaçırdığına karar verilmesinden korkalım.
4,1 Musa ve İsa’nın karşılaştırılması, İbr 3,1d; bknz. Haİş 7,20-44+;Yuh 1,21+, İsrailliler ve Hristiyanların karşılaştırılmasıyla devam ettirilir. Hristiyanlığın ilk müjdelemeleri gibi ( 1Ko 10,1-10;2Pe 1,12;Yah 1,5) İbranilere Mektup da Mısır’dan çıkan İsraillilerin düşüşünü Mez 95 ve Say 14’ ü kullanarak açıklar. Tanrı’nın sözüne iman etmeyen İsrailliler, vaat edilen toprakların huzuruna giremediler, İbr 3,7-19. Fakat bu sırf Mısır’dan çıkan nesille sınırlı kalmaz, Yeşu’nun ardından Kenan ülkesine girenler için de geçerlidir, a. 8, ve Davut da, bu olaylardan uzun bir süre sonra yaşamasına karşın Mez 95’ de tekrar aynı vaadi duyurmak zorunda kalır. Bu da İbranilere Mektup’un EA’i yorumlama şeklini gösterir, bknz. İbr 7,28;İbr 8,7: Peygamberler bu eski vaadi tekrardan duyurmak zorunda kaldıklarına göre Yasa’da içerilen Eski Antlaşma etkisiz kaldı. Fakat Tanrı’nın vaadinin gerçekleşmemiş olarak kalması mümkün değildir. Bu nedenle bu vaat artık Hristiyanlar için geçerlidir: eskilerinden de üstün olan tanrısal huzura kavuşmaya davet edilirler.
2 Sevindirici Haber onlara olduğu gibi bize de bildirildi. Ne var ki, işittikleri söz onlara yaramadı. Çünkü işitenlerin içinde imanla birleşmedi.
4,2 çünkü işitenlerin içinde imanla birleşmedi: Çöl kavmi işittiklerini imanla kabul etmediklerinden. Bazı metinler “çünkü imanla dinleyenlere bağlı kalmadılar” diye tercüme eder, “imanla dinleyenler” ifadesi ile kastedilenler de Yeşu ve Kalevdir, bknz. Say 13-14.
3 Biz iman edenlerse, O'nun dediği gibi huzur diyarına giriyoruz: "Öfkeliyken ant içtiğim gibi, Huzur diyarıma hiç girmeyecekler." Oysa Tanrı'nın işleri dünyanın ku-ruluşundan bu yana sonuçlanmış bulunuyordu.
6 Sevindirici Haber'i önceden duyanlar söz dinlemediklerinden huzur diyarına giremedi. Öyleyse bu diyara girme hakkı bazıları için saklı tutuluyor.
7 Aradan uzun süre geçtikten sonra Tanrı Davut'un ağzından bugün diye kesinleştirdiği güne ilişkin yine konuşuyor. Tıpkı belirtilen sözdeki gibi: "Bugün O'nun sesini duyarsanız, yüreklerinizi nasırlaştırmayın."
11 Bu yüzden bizler de o huzur diyarına girmek için çaba gösterelim. Böylece kimse aynı türden söz dinlemezlik etmesin.
12 Çünkü Tanrı'nın sözü diridir, etkindir. İki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Can ile ruhu, eklemlerle ilikleri ayırıncaya dek derinlere iner; yüreğin düşüncelerini, tasarılarını eleştirir.
4,12 Peygamberler, sonra da Oğul tarafından iletilen Tanrı sözü ( İbr 3,7-11’ de Mez 95’ in alıntısıyla da geçmişti) imanlılarda diri ve etkindir, 1Se 2,13+. Bu söz tanrısal “huzuru” arayan insan kalbinin saklı düşüncelerini ve tasarılarını yargılar, bknz. Yuh 12,48;Va 19,13. “Can” ve “ruh” hakkında ise bknz. 1Se 5,23+.
14 Göklerden geçen yüce bir başkâhine, Tanrı Oğlu İsa'ya sahip olduğumuzu göz önünde tutarak, tanıklığımıza sımsıkı sarılalım.
4,14 göklerden: İbr’de gökler burada ilk kez ve Mesih’in kâhinlik hizmetini gerçekleştirdiği yer olarak geçer. Tanrı’nın sağında oturan Mesih, İbr 1,3;İbr 8,1, Tanrı ile birlikte değiştirilemez ve nihai gerçeklerin parçasıdır. Tek sefer ve her zaman için geçerli sunduğu sunusu, İbr 7,26-27, mükemmel ve sonsuz bir değer alır, İbr 8,1-4+;İbr 9,11-12+.23-24. Hristiyan ümidi, vaat edilen bu kurtuluşun göksel kentte gerçekleşmesini bekler, İbr 9,28;İbr 12,22-24.
15 Çünkü başkâhinimiz zayıflıklarımıza yakınlık duymayan bir başkâhin değildir. Ter-sine, her bakımdan bizim gibi günahla denenmiş, ama günahsız kalmıştır.
1 Çünkü her başkâhin insanlar arasından seçilir. Tanrı'yla ilgili konularda insanlar yararına günahlara karşı armağanlar, sunular getirmekle ilgili işlere atanır.
5,1 Sunuları sunma görevini yapan kâhin, bknz. Lev 1;Lev 4;Lev 9, burada artık Musa’nın yerine Harun’a atfedilir, uzun bir konunun başlangıcıdır. Günahla ilgili olduğundan sunular, kâhinin Tanrı önünde insanlarla dayanışma içerisinde olduğunu gösterir.
7 İnsan bedenindeyken, İsa kendisini ölümden kurtarmaya gücü olan Tanrı'ya yüksek sesle bağırarak, gözyaşlarıyla dualar, dilekler sundu. Tanrısayarlığı nedeniyle işitildi.
5,7 insan bedenindeyken: Bütün bölüm kâhinin insanlığını, bedenselliğini vurgulamakta. İnsanları temsil edebilmesi için onlardan biri olmalı; sıkıntılarıyla merhamet duyabilmesi için bu sıkıntıları paylaşmış olmalı, bknz. İbr 2,17-18;İbr 4,15. İsa’nın bedenselliği, Rom 7,5+, dünyada yaşadığı dönem boyunca açıktır, zayıflıkları, a. 2, özellikle de ölüme doğru giden yol ve ölümü sayesinde. Harun’un ve haleflerinin baş kâhinliği ile İsa arasındaki en büyük fark, belli ritlerle halktan ayırt edilen Harun’un, Lev 21,10-23, halkla tek ortak yanı günahtır, a. 3, Mesih ise tam tersine halk arasında yaşadı, fakat günahsızdır, İbr 4,15.
5,7 tanrısallığı nedeniyle: “Tamamen Tanrı’ya teslim olduğundan” ya da “Tanrı korkusu nedeniyle” diye de tercüme edilebilir. İfade edilmek istenen Mesih’in Tanrı’ya gösterdiği saygı ve teslimiyeti. Duası Baba’nın isteğine mutlak itaat ruhundadır, bknz. Mat 26,39.42, ölüm savaşında bile.
12 Şimdiye dek öğretmen olmanız gerekirdi. Tanrı sözünün ilk öğelerini size yeniden öğretecek birine gereksinmeniz var. Katı yiyeceğe değil, süte gereksinim duyar oldunuz.
13 Oysa sütle beslenen, doğruluk sözü konusunda deneyimsizdir. Çünkü çocuktur.
5,13 doğruluk sözü: “Tanrı sözü”, a. 12, “Kutsal yazılar”, bknz. 2Ti 3,16, ya da “öğretinin tümü” diye yorumlanabilinir, ancak büyük ihtimalle bu kavram ile ifade edilmek istenen Mesih’in bize gösterdiği Tanrısal doğruluk hakkındaki öğretidir, Rom 3,21-26.
6,2 yıkanma töreleriyle: Harfiyen: “vaftizlerle”. Kastedilen sırf Hristiyan yeni doğuşun gizemi değildir, bknz. Haİş 1,5+;Rom 6,4+, fakat o dönemin tüm arınma ve paklanma ritleri, örneğin Yuhanna’nın vaftizi, Haİş 18,25;Haİş 19,1-5.
5 Tanrı sözünün yararını, gelecek çağın güçlerini tadanları,
6 sonra da yoldan sapanları yeniden tövbe etme durumuna eriştirmek olanaksızdır. Çünkü onlar Tanrı Oğlu'nu kendileri için yeniden çarmıha geriyor, aşağılıyorlar.
6,6 yoldan sapanları: Aslında “İmandan sapmış olanlar”. İmandan sapmış olan kişi, tek kurtuluş yolu olan Mesih’i bilinçli bir şekilde reddedip O’nun kurbanının kuvvetine inanmadığından dolayı imandan sapma, geri dönüştürülemez ve içinden kurtulma imkânı olamayan bir faciadır.
9 Sevgili kardeşlerim, bunları söylememize karşın, kurtuluşu içeren konularda durumumuzun bundan daha iyi olduğuna kesinlikle inanıyoruz.
10 Çünkü Tanrı adaletsiz değildir. Adı uğruna gösterdiğiniz çalışmayı ve sevgiyi kayıtsızlıkla karşılamaz. Sizler kutsallara hizmet sundunuz, yine de sunmaktasınız.
6,10 kutsallara hizmet sundunuz: Rom 15,25.31;2Ko 8,4;2Ko 9,1.12’ de Yeruşalim cemaati için toplanan yardımlar konusunda buna benzer ifadeler geçer. “Kutsallar” tüm Hristiyan imanlılarıdır, özellikle de Yeruşalim’deki ilk cemaatin üyeleri. Bazen havarileri belirtmek için de kullanılır, bknz. Haİş 9,13+.
14 şunu bildirdi: "Gerçekten seni kutsadıkça kutsayacağım ve soyunu çoğalttıkça çoğaltacağım."
15 İbrahim sabrederek bekledi, vaade erişti.
16 İnsanlar kendilerinden üstün biri üzerine ant içerler. Her tartışmanın sonunda içilen ant sözleri doğrulayan bir kanıttır.
17 Tanrı da vaadin mirasçılarına kararının kesin değişmezliğini daha etkin biçimde kanıtlamak isteyince, araya andı koydu.
18 Böylece, değişmezliği kesinlikle bilinen iki kanıtla Tanrı'nın yalan söyleyemeye-ceği belgeleniyor. Kendisine sığınmış bulunan bizlerin bunlarda teselli bularak önümüzdeki umuda sarılmamız amaçlanıyor.
1 Melkisedek'e gelince, Salem Kralı, Ulu Tanrı'nın kâhiniydi. Krallara karşı zafer kazandıktan sonra geri dönen İbrahim'i karşılayıp kutsadı.
7,1 Melkisedek: Kral ve kâhin olarak Mesih’in peygambersel bir önresmidir. Yazıların onun uyruğu ve nesli hakkında ilginç bir şekilde sessiz kalması, Yar 14, onun temsil ettiği kâhinliğinin ebedi bir kahinlik olduğu düşüncesini destekler, a. 1-3; bknz. a. 15-17 ve Mez 110,4+. İbrahim’den ondalık aldığına göre ondan üstündür, Yar 14,20, ve buna göre İbrahim’in neslinden olan Levili kahinlerden de kat kat üstündür, a. 4d.
4 Onun yüceliğini bir düşünün! Yüce ata İbrahim kazandıklarının onda birini ona verdi.
7,4 onda birini: Levili kâhinlere verilen ondalık, Say 18,25-32; bknz. Yas 14,22+, hem onların ayin hizmetlerinin karşılığıydı, hem de onların kâhinliğine gösterilen bir saygı işaretiydi. Öyleyse Levi bile İbrahim’in şahsında Melkisedek’e ondalığını vermişse, o zaman Melkisedek daha üstün bir kâhinliğin resmi olmalıdır.
5 Levioğulları'ndan kâhinlik görevini alanlar Kutsal Yasa uyarınca halktan, yani kendi kardeşlerinden ondalık toplamak için buyruk almışlardır. Onların da İbrahim soyundan geldiği unutulmasın!
11 Kutsal Yasa halka Levililer'in kâhinlik ettiği düzende verildi. Eğer Levililer'in kâhinliğiyle yetkinliğe ermek olanağı bulunsaydı, Melkisedek düzenine göre başka bir kâhinin çıkmasına ne gerek kalırdı? Niçin Harun düzenine göre bir kâhin atanmasın?
7,11-14 Geliştirilen fikirler Mez 110,4’ e dayanır. Bu Mezmur, Levi uyruğundan olmayan Mesihsel krala “Melkisedek düzeni uyarınca” ebedi kâhinliği atfeder. Böylece Mesihsel çağlarda eski kâhinliğin yerine bu ebedi kâhinliğin ve Levili kahinler tarafından düzenlenen eski antlaşmanın yerine yeni bir antlaşmanın geçeceğini duyurur, a. 12.16d.21.
23 Öncekiler sayıca çoktu, birbiri ardından kâhinlik ederlerdi. Çünkü ölüm onların sürekliliğini önlerdi.
24 Ama İsa sonsuza dek kalıcı oluşu nedeniyle, hiçbir zaman değişmeyen kâhinliği elinde tutuyor.
25 İşte bunun içindir ki, kendi aracılığıyla Tanrı'ya gelenleri tamamen kurtarmaya yeterlidir. Çünkü onlar adına yakarmak için her an yaşamaktadır.
7,25 Ebedi kâhin olan Mesih gökte arabuluculuk ve şefaat etme hizmetini yerine getirir, bknz. Rom 8,34;1Yuh 2,1. Mesih’in yakarması, Tanrı katında kutsallar için yalvaran Kutsal Ruh’unkine benzer, Rom 8,27.
27 Başkâhinler gibi her gün önce kendi günahları, sonra da halkın günahları için sunular sunmak zorunda olmayan bir başkâhin. O yalnız bir tek kez kendini sun-duğunda bunu yaptı.
7,27 yalnız bir tek kez: Mesih’in bu tek sunusu kurtuluş hikâyesinin merkezini oluşturur, Haİş 1,7+. Mesih’in sunusu, uzun hazırlanma dönemini kapatıp, İbr 1,1d, bknz. Rom 10,4, “zamanların doluluğunda” gerçekleşir, Gal 4,4+, önceden “belirlenen zamanda”, Rom 3,26+, gerçekleşir ve eskatolojik çağı açar. Son yargı günü, 1Ko 1,8+;Rom 2,6+, süresi belirsiz, 1Se 5,1+, bir ara dönemi, 2Ko 6,2+, nedeniyle gecikse de, insanın Mesih’in şahsında günah için öldüğü ve yeni hayata diriltildiği anda kurtuluşun özü kazanıldı. Mesih’in sunusunun mutlak ve nihai geçerliliği İbranilere Mektup tarafından özellikle vurgulanır: “yalnız bir tek kez” sunduğu, fakat sürekli olarak geçerli kalan, geçerliliğini koruyan, İbr 7,27;İbr 9,12.26.28;İbr 10,10, bknz. Rom 6,10,1Pe 3,18, bu sunu, İbr 10,12.14, eski antlaşmanın kurtuluşu veremediklerinden dolayı sürekli olarak tekrarlanılması gereken sayısız sunulardan tamamen farklıdır. Sunuların özü, kurban edilen hayvanın ölümü ya da ateşte yakılması değil, fakat Tanrı tarafından kabul edilmesidir, Yar 4,4. Mesih, kendisini sunduğunda tanrısal ebediyetliğe kabul edilir ve böylece her eylemi ebedi bir değer alır.
2 İnsanın değil, Rab'bin kurduğu kutsal yerde ve gerçek çadırda görev yapmaktadır.
8,2 Ebedi ve mükemmel kâhin olan Mesih’in kişiliği, günahkâr ve ölümlü olan Levili kahinlerden üstün olduğu açıklandı, İbr 7. Bu bölümde ise bu üstünlüğün kahinlik hizmetinde de fark edildiği belirtilir. Bu hzimeti daha üstün bir tapınakta, gökte sunar, İbr 8,1-5, bknz. İbr 9,11d (eski tapınak Çık 25,40’ a göre daha üstün bir örneğin resmiydi). O daha iyi bir antlaşmanın, a. 6-13, bknz. İbr 9,15, aracıdır, İbr 8,6d.
5 Bunlar göklerdekilerin ancak bir benzeri, bir gölgesi olana ruhsal hizmette bulunuyorlar. Nasıl ki, Musa çadırı kurmak üzereyken Tanrı kendisine şöyle buyurdu:"Her şeyi sana dağda gösterilen örnek uyarınca yapmaya özen göster."
9 Atalarını Mısır'dan çıkarmak için ellerinden tuttuğum gün onlarla yaptığım antlaşmaya benzemeyecek! Çünkü onlar, yaptığım antlaşmaya sadık kalmadılar. Ben de onlardan ilgimi kestim.' Rab buyuruyor.
10 Rab, 'O günlerden sonra İsrail halkıyla yapacağım antlaşma şudur' diyor, 'Yasalarımı zihinlerine yerleştireceğim, yüreklerine yazacağım. Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacaklar.
1 Önceki antlaşmanın da ruhsal hizmete özgü kuralları ve yeryüzünde bir tapınağı vardı.
9,1 önceki antlaşmanın: “ilk antlaşmanın” diye de geçer.
2 Bir çadır kurulmuştu. 'Kutsal Yer' denen dış bölümde şamdan, masa, kutsal sunu ekmekleri bulunurdu.
9,2 Çöldeki çadırda, Çık 25-26 (bknz. Süleyman’ın tapınağı, 1Kr 6), “Kutsal” ve “En Kutsal” olan yer bir perde aracılığıyla birbirinden ayrılıyordu, Çık 26,33. “Kutsallar Kutsalına” sırf yüksek kâhin girebiliyordu, yılda tek bir kez, Yom Kippur (“barışma”) Bayramında, bknz. Lev 16,1+.
3 İkinci perdenin gerisinde 'En Kutsal Yer' denen iç çadır vardı.
4 İçinde buhur yakılan altın sunakla 'Antlaşma Sandığı' orada dururdu. Baştan başa altın kaplı 'Antlaşma Sandığı'nda içinde man saklanan altın testi, Harun'un filizlenen asası ve antlaşma levhaları vardı.
9,4 buhur yakılan altın sunak: Çık 30,6;Çık 40,26’ ya göre bu sunak, Çık 30,1+, tapınağın “kutsal” denilen bölümündeydi. İbranilere Mektup bundan farklı bir gelenek tanır.
6 Bunların böylece kurulmasıyla, kâhinler her zaman dış bölüme girip ruhsal hizmetlerini uygularlar.
7 Ama 'İç Çadır'a yılda ancak bir kez, yalnız başkâhin girer. O da, hem kendisinin, hem de halkın bilmeden işlediği günahlara karşı sunmak üzere kurban kanı getirmeden giremez.
9 Bu, şimdiki zamana ilişkin bir simgedir. Buna göre, getirilen armağanların ve sunuların ruhsal hizmet sunanın vicdanını yetkinliğe eriştirmediği anlaşılıyor.
9,9 simgedir: Ritler hakkında verilen buyruğun ruhsal bir manası var: Eski antlaşmada halkın Tanrı’ya yanaşması mümkün değildi. Yeni antlaşmada ise Mesih, Tanrı’ya götüren yol olacaktır, Yuh 14,6, bknz. İbr 10,19+. Eski antlaşmanın kaldırılışı İsa’nın ölümünde tapınağın perdesinin yırtılmasıyla simgelenir, Mat 27,51p.
10 Yalnızca yiyecekleri, içecekleri, çeşitli yıkanma kurallarını ve bedene ilişkin buyrukları kapsayan bu uygulamalar ancak tanrısal düzen gelinceye dek geçerlidir.
Mesih Kanı’yla Yeni Antlaşmayı Mühürlüyor
11 Ama Mesih, gelmiş iyi şeylerin başkâhini olarak belirince, elle kurulmamış daha yüce ve yetkin çadırdan --bu yersel yaradılışla hiçbir ilgisi olmayan yerden-- geçti.
9,11 İsrail halkının barışma ritinin, a. 7; Lev 16, yerine Mesih’in kanının, a. 14, Rom 3,24+, benzersiz sunusu geçer, İbr 7,27+. Bu sunu, insanların yeniden Tanrı’ya yanaşabilmelerini sağlar, İbr 10,1.19; bknz. Yuh 14,6+,Ef 2,18. Sunularının kanının “Kutsallar Kutsalı’nın” içerisine serpilmesinin derin anlamı kanın Kutsal Kitap’taki manasına bakıldığında anlaşılır: Kan, yaşamın taşıyıcısıdır. Buna göre kan serpilmesi de Tanrı’nın halkıyla olan hayati önemdeki bağın, antlaşmanın yenilenmesidir, a. 20; Yşa 24,6-8+, ve İsrail üzerindeki otoritesini tekrardan doğrulamaktır.
14 suçsuz olarak sonsuz Ruh aracılığıyla kendini Tanrı'ya sunan Mesih'in kanı, diri Tanrı'ya hizmet sunabilmemiz için vicdanımızı ölü işlerden ne kadar daha derinden arıtabilir!
9,14 sonsuz Ruh: bazı metinlerde “Kutsal Ruh” diye geçer, bknz. Rom 1,4+.
15 Bu nedenle Mesih, sonsuz mirasa çağrılanlar verilen vaadi alsınlar diye Yeni Antlaşma'nın aracısı oldu. Çünkü O ilk antlaşmayla ilgili suçlara kurtulmalık olarak öldü.
9,15-28 Bu bölüm İbr 8,6-13’ e paraleldir, Mesih’in aracılık hizmetini gerçekleştirebilmesi için ölümünün gerekliliğini gösterir. Yunanca “diateke” kavramı, EA’in Yunanca tercümesinde İbranice “berit” (“antlaşma; ahit”) kavramının tercümesidir, normalde ise “vasiyetname” anlamına gelir. Bütün bölüm, bu Yunanca kavramının çift anlamları arasında geçer. “Ahit”, a. 15.18-20, miras bırakan kişinin ölümünü gerektirir, a. 16-17. Bir antlaşmanın kurulması için de bir kanın dökülmesi gerekiyordu, Çık 24,6-8. Bu nedenle Yeni Antlaşmanın kurulması için de Mesih’in ölmesi gerekiyordu, bknz. İbr 7,22;İbr 8,6-10;İbr 12,24;Mat 26,28+.
16 Herhangi bir yerde bir vasiyetin uygulanması için vasiyet edenin ölümü zorunlu-dur.
17 Çünkü vasiyet ancak ölümden sonra uygulanır. Vasiyet eden sağ oldukça vasiyet geçerli değildir.
18 Bu nedenle, ilk antlaşma da kansız yürürlüğe konmadı.
19 Çünkü Kutsal Yasa'nın her buyruğu Musa'nın ağzından tüm halka bildirilince, Musa danalarla erkeçlerin kanını ve suyu alıp kırmızı yün ve zufa otuyla hem kitaba, hem de bütün halkın üzerine serpti.
23 Göksel gerçeklerin yersel örnekleri bu tür sunularla arıtılmak zorundadır. Ama göksel olanlar bunlardan daha üstün sunuları gerektirir.
9,23 Tapınağın arıtılması kutsama ve hizmete açma ritidir. Göksel veya yersel tapınak daha önce murdardı, bundan dolayı arıtılması gerek diye bir anlam çıkartılamaz.
24 Çünkü Mesih elle kurulan kutsal yere girmedi. Gerçek olanın simgesidir bunlar. Ama O bizim adımıza Tanrı'nın önünde şimdi görünmek için doğrudan doğruya göğe girdi.
25 Başkâhinin kendisinin olmayan kanla her yıl 'En Kutsal Yer'e girmesi gibi, İsa'nın kendini birçok kez sunması söz konusu değildir.
9,25 kendisinin olmayan kanla: “başkalarının kanıyla”, yani kurban edilen hayvanların kanı. Peygamberler bu ritlerin geçerliliği için kalbin paklığını koşul olarak sayarlardı, Yşa 1,11-13;Yer 6,20;Yer 11,15;Hoş 6,6;Amo 5,21+. İbraniler’e Mektup ise bunun da ötesine geçerek, eski sunularının hiçbir etkisi olmadığını açıklar, bknz. İbr 9,13-14. Sadece Mesih’in tamamıyla kusursuz olan sunusu insanları kutsal kılabilir, İbr 10,12-14.
26 Böyle olsaydı, dünyanın kuruluşundan bu yana O'nun birçok kez acı çekmesi gerekirdi. Ama gerçekte çağların sonunda bedeninin sunulmasıyla günahın ortadan kaldırılması için bir tek kez göründü.
9,26 Mesih’in sunusu tek ve benzersizidir, İbr 7,27+. “Zamanların sonunda” sunuldu, dünyanın tarihini tamamlamaktadır ve bu nedenle tekrar edilmesine de gerek yoktur. Günahı “başka bir kanla” değil, fakat Mesih’in öz kanıyla ortadan kaldırdığı için, İbr 9,12-14, etkisi mutlaktır.
27 İnsanları nasıl bir kez ölmek, ardından da yargılanmak bekliyorsa,
28 Mesih de birçoklarının günahını taşımak için bir tek kez sunuldu. İkinci kezinde Mesih, günah sorunu bütünüyle çözülmüş durumda, tüm kurtuluşu getirmek için kendisini bekleyenlere görünecek.
9,28 Mesih’in beden alarak dünyaya gelişi günahla yakından ilgiliydi, Rom 8,3;2Ko 5,21. Kurtuluş gerçekleştirildikten sonra kurtarıcının yeni ve nihai görünmesinin günahla ilgisi kalmayacak. Hristiyanlar, yargının da olacağı bu şanlı tekrar gelişi ümitle beklemektedirler, 1Ko 1,8+;Rom 2,6+.
1 Kutsal Yasa gelecek iyi şeylerin yalnızca bir gölgesidir, somut görünüşü değildir. Yıldan yıla sürekli olarak hep aynı sunular sunulduğundan, Yasa bunlarla yaklaşanları hiçbir zaman yetkinliğe erdiremez.
2 Yetkinliğe erdirebilseydi, hiç kuşkusuz, bu sunular durdurulacaktı. Çünkü ruhsal hizmet sunanların bir kez de arıtılmasıyla, vicdanlarında artık hiçbir günah suçlaması kalmazdı.
3 Ancak, bu sunular aracılığıyla günahlar yıldan yıla anımsanır.
4 Çünkü boğaların, erkeçlerin kanıyla günahların kaldırılması olanaksızdır.
6 Yakmalık sunulardan da, günah sunularından da hoşnut olmadın.
7 Bunun üzerine, 'Kutsal Yazı tomarında benim için yazıldığı gibi, işte senin istemini uygulamaya geldim, ey Tanrı' dedim."
8 Önce şunu bildiriyor: "Kurbanlar, sunular, yakmalık sunular, günah sunuları istemedin; bunlardan hoşlanmadın da!" Bunlar Kutsal Yasa uyarınca sunulur.
22 Öyleyse gerçeğe bağlı yürekle, tam imanla, yüreklerimiz serpmeyle kötü vicdandan arıtılmış, bedenimiz tertemiz suyla paklanmış olarak Tanrı'ya yaklaşalım.
24 Sevgide, yararlı işlerde birbirimizi nasıl isteklendireceğimizi akıldan çıkarmayalım.
25 Bazılarının alıştıkları gibi, ruhsal toplantılarımızı bırakmayalım. Bunun yerine Son Gün'ün yaklaştığını gördükçe birbirimizi yüreklendirelim.
10,25 Son Gün’ün yaklaştığını: Rab’bin günü, 1Se 5,2;1Ko 1,8+. Ayet, Rab’bin gelişinin ön işaretleri sayılan karışıklıkların ve mücadelelerin olduğunu var saymakta, bknz. 2Se 2,1+.
29 Tanrı Oğlu'nu ayakları altında çiğneyene, aracılığıyla kutsal kılındığı antlaşma kanını bayağılaştırana, kayra ruhunu aşağılayana ne denli daha ağır ceza yaraşacağını sanırsınız?
34 Çünkü cezaevinde yatanların dertlerine ortak oldunuz. Mallarınızın yağma edil-mesine sevinçle boyun eğdiniz. Çünkü çok daha üstün ve kalıcı şeylere sahip olduğunuzu biliyordunuz.
10,34 cezaevinde yatanların: Bazı metinlerde “zincirlerimin” diye geçer. Pavlus’un tutukluluğuna atıf, Flp 1,7;Kol 4,18;Flm 1,9.
1 İman umut edilen şeylere güvenmek, görünmeyen şeylerden emin olmaktır.
11,1 Mektubun yazarı, zulüm dalgaları nedeniyle ümitlerini kaybeden Hristiyanlara imanın tamamen geleceğe yönelik olup görünmeyen şeylere tutunduğunu açıklar. Bu ayet imanın tanımlarından biridir: İman, göksel gerçeklere zamanından önce, güven içinde sahip olmaktır, bknz. İbr 6,5,Rom 5,2;Ef 1,13d. EA’in azizlerinin hayatlarından alınan örnekler, bknz. Sir 44-50, bu iman nasıl bir sabır ve nasıl bir gücün kaynağı olduğunu gösterir. Bunu vurgulamak amacıyla da bu örneklerin her biri “imanla” (“iman sayesinde; iman vasıtasıyla”) diye başlar, a. 3.4.5.7.8.9.11.17.20.21.22.23.24.27.28.29.30.31.
11,3 “İmanla evrenin Tanrı’nın sözüyle ... anlamaktayız.” diye olmalı. Yaratılışa iman görünmeyen şeylerin kavranabilmesi hakkında güzel bir örnektir: nesneler, yaratılmadan önce Tanrı’daydılar, ve her şey ondan çıkmaktadır.
4 İmanla Habil Tanrı'ya Kayin'inkinden daha iyi kurban getirdi ve bununla doğru kişi olduğu onaylandı. Tanrı onun armağanlarına ilişkin tanıklıkta bulundu. O öldürüldü ama imanı nedeniyle bugüne dek konuşmaktadır.
5 İmanla Hanok ölümü tatmamak için göklere götürüldü. Bu dünyada gözden kayboldu. Çünkü Tanrı onu göklere almıştı. Yukarıya alınmadan önce, Tanrı'yı hoşnut ettiğine ilişkin tanıklık vardı.
6 İman olmaksızın Tanrı'yı hoşnut etmek olanaksızdır. Çünkü Tanrı'ya yaklaşanın O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendirdiğine iman etmesi gerekir.
7 İmanla Nuh henüz olmamış olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrısayar tutumla ev halkının kurtulması için gemiyi yaptı. Bunu yapmakla dünyayı yargıladı ve imanının getirdiği doğruluğun mirasçısı oldu.
11,7 dünyayı yargıladı: Nuh’un Tanrı sözüne güveni, iman etmeyip onunla dalga geçen insanları yargılamakta, aynen dürüst insanın kötü olanları kınadığı gibi, bknz. Bil 4,16;Mat 12,41.
8 İbrahim çağrıldığında miras alacağı yere gitmek için imanla Tanrı buyruğuna uydu ve nereye gittiğini bilmeden ülkesinden ayrıldı.
11,8 “İmanla İbrahim, miras olarak alması gereken bir yere doğru yola çıkma çağrısına itaat etti, ve nereye varacağını bilmeden yola çıktı.” İbrahim’de iman, bilinmeyenlere doğru yola çıkmasına, İshak’ın doğuşunu ümitle beklemesine ve bu biricik oğlunun kurban olarak sunulmasına neden oldu.
13 Bu insanların hepsi imanda öldü. Vaatlere kavuşamadılar, ama onları uzaktan görüp selamladılar. Yeryüzünde yabancı ve konuklar olduklarına açıkça tanıklık ettiler.
14 Bunları söyleyen kişiler bir yurt aradıklarını açıkça gösteriyorlar.
15 Eğer ayrıldıkları yeri anımsasalardı, geri dönmek için yeteri kadar zamanları olur-du.
16 Ama onlar daha üstün bir yeri, yani göksel yurdu özlüyorlar. Bunun içindir ki. Tanrı onların Tanrısı diye anılmaktan utanç duymuyor. Çünkü olar için bir kent hazırlamış bulunuyor.
22 Gözlerini yaşama yumarken, Yusuf imanla İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkacağına değindi ve kemiklerini ne yapacaklarına ilişkin onlara buyruk verdi.
25 Geçici bir süre için günahın sürüklediği eğlenceye dalmaktansa, Tanrı'nın halkıyla birlikte sıkıntılara katlanmayı yeğledi.
26 Mesih uğruna aşağılanmayı Mısır'ın zenginliklerine üstün tuttu. Çünkü gözlerini gelecek ödüle doğrultmuştu.
11,26 Mesih uğruna aşağılanmayı: Harfiyen “Mesih’in utancını”. Mez 89,50d’ den alıntı, orada “Mesih”, “mesh edilen” anlamında kullanılmaktadır. “Mesih’in utancı” ise Yahve için kutsanmış olan, Çık 19,6+, Tanrı’nın halkının utancıdır, a. 25. Ancak İbraniler’e Mektup’un yazarı bu “Mesh edilen” kelimesini Mesih İsa olarak algılar ve Musa’nın İsa uğruna acı çektiği sonucuna varır. Bknz. İbr 2,10+;İbr 10,33;İbr 13,13.
34 ateşin gücünü söndürdüler, kılıcın ağzından kaçtılar, zayıflıktan güç buldular, savaşta güçlü kılındılar, yabancı orduları dağıttılar.
35 Kadınlar ölülerini dirilmiş olarak geri aldılar. Bazıları serbest bırakılmaya yanaşmayarak, ölümle sonuçlanan işkenceler çekti. Öyle ki, daha üstün bir dirilişe kavuşsunlar.
1 Bu nedenle biz de çevremizi böylesi yoğun bir tanıklar bulutu sardığına göre her tür ağırlığı ve bizi kolaylıkla kuşatabilen günahı üzerimizden atarak önümüzdeki koşuyu sabırla koşalım.
2 Gözlerimiz imanımızın önderi ve tamamlayıcısı İsa'ya baksın. O utancı hiç önemsemeyerek önündeki sevinç için çarmıha katlandı. Şimdi Tanrı'nın tahtının sağında oturmuştur.
7 Terbiyeyi sabırla karşılamanız gerekir. Tanrı sizi çocukları olarak görüyor. Hangi baba çocuğunu terbiye etmez?
12,7 İman gözüyle hayatın zorlukları, Tanrı’nın çocuklarını bir baba gibi eğitmesinin parçasıdır. Fikir, Kutsal Kitap’ın kullandığı “eğitim” kavramına dayanır: İbranicesi “musar”, Yunancası “paideia” ile ifade edilen kavram “düzeltilerek eğitmek; terbiye etmek” anlamına gelir, bknz. Eyü 5,17;Eyü 33,19;Mez 94,12;Sir 1,27;Sir 4,17;Sir 23,2. Hayatın zorlukları ya da sınanmaları Tanrı’nın baba sevgisini ifade eden bir terbiye olarak görülür.
8 Herkesin paylaştığı terbiye size de uygulanmazsa evlat değil, yasadışı çocuklar olursunuz.
9 Kaldı ki, beden açısından bizi terbiye eden babalarımız vardı; onlara saygı göster-dik. Ruhların Babası'na bağımlılık göstererek yaşam bulmamız bundan çok daha önemli sayılmaz mı?
10 Babalarımız kendilerine doğru görünen yolda kısa bir süre için bizi terbiye ettiler. Ama Tanrı kendisine özgü kutsallığı paylaşmamızı amaçlayarak, bu işi yararımıza uygular.
11 Terbiye edilmek ilk anda hiç sevindirici görünmez; tersine, üzücüdür. Ne var ki, onunla eğitilenlerde sonradan doğruluğun esenlik ürününü ortaya çıkartır.
15 Dikkat edin, kimse Tanrı kayrasına kavuşmaktan yoksun kalmasın. 'Hiçbir acılık kökü büyüyüp topluluğu tedirgin etmesin' ve sayısız insan bu yüzden yozlaşmasın.
17 Biliyorsunuz, sonradan kutsanma mirasını almak isteyince geri çevrildi. Gözyaşları dökerek onu aramasına karşın, yaptığı işten dönme olanağını bulamadı.
18 Yaklaştığınız dağ elle tutulur türden ateşin kavurduğu, karanlığın boğduğu, koyu karanlık bir fırtınanın sardığı,
12,18-29 Tanrı’ya “yanaşma”, İbr 4,16;İbr 10,22, artık Sina Dağı’nda korkutucu bir görünümde değil, a. 18, fakat atalarının özlemle beklemiş olduğu, Tanrı’nın yaptırdığı göksel bir kentte gerçekleşir, İbr 11,10.16;İbr 4,14;Va 21,1+. Mesih tarafından kutsanan ve yetkin kılınan tüm Hristiyanlar, a. 14; İbr 10,14;İbr 11,40+, meleklerle birlikte Mesih’in etrafında toplanmış bulunuyorlar, bknz. Luk 10,20;Yak 1,18.
23 Kutlama için toplananlara, göklerde adı yazılı ilk doğanların topluluğuna, herkesin yargıcı olan Tanrı'ya ve yetkinliğe erdirilen doğru kişilerin ruhlarına yaklaştınız.
25 Dikkat edin, Tanrı'nın konuşmasından yüzünüzü çevirmeyin. Kendilerini yeryüzünde uyarandan yüz çevirenler kaçamadılarsa, gökten konuşanı geri çeviren bizler hiç kaçamayız.
12,25 Vurgulanılmak istenen fark, Musa ile İsa arasındaki farktan çok, antlaşmayı alıp kabul edenlerle ilgilidir. Eski Ahit dünyadaki hayatı düzenliyordu, fakat aslında Yeni Ahit’in açtığı göksel hayatın bir taslağıydı. Buna göre Yeni Antlaşma’dan uzaklaşmak daha ciddi bir cezaya yol açar.
27 "Bir kez daha" demekle, sarsılanların, yani yaratılmış olanların ortadan kaldırılacağı belirtiliyor. Öyle ki, sarsılmayan ne varsa kalıcı olsun.
12,27 Kozmik sarsılmalar Tanrı’nın müdahalesini ve yeni bir hükümranlığın kuruluşunu simgeleyen apokaliptik resimlerdir, bknz. Amo 8,9+;1Ko 1,8+;Mat 24,1+. Dünyanın geçiciliğini de simgeler.
28 Bize sarsılmaz bir hükümranlığın verilmesine teşekkür edelim. Böylece Tanrı'nın beğendiği tutumla, saygıyla ve Tanrı yolunda yürüyerek ruhsal hizmet sunalım.
12,28 “Sarsılmayan hükümdarlık” Oğul’un Tanrı ile birlikte meleklerin ve kutsalların arasında hüküm sürdüğü göksel kenttir, İbr 1,8. Hristiyanlar şimdiden orada yaşamaktalar ve hayatları bir şükran litürjisidir, Tanrısal kutsallığın paklandırıcı ateşi altında. Mektup’un aslı belki bu ayetle sonlanıyordu.
3 Sanki kendiniz de onlarla birlikteymişsiniz gibi, cezaevinde bulunanları anımsayın. Kendinizin de bu dünyada yaşadığınızı düşünerek, düşmanca davranışlara uğrayanları anımsayın.
4 Herkes evliliğe saygıyla baksın, evlilik yatağını da lekesiz tutsun. Fuhuşa ve zinaya düşenleri Tanrı yargılayacaktır.
13,4 Ayet hem evliliğin kutsallığını dünyasallaştıranlara, hem de evliliğin Hristiyanlığa yakışmayan ya da değersiz bir olgu olarak görenlere yöneliktir, bknz. 1Ko 7,1+.
5 Tutumunuz para sevgisinden uzak olsun; elinizdekiyle yetinin. Çünkü Tanrı şöyle demiştir: "Seni asla terk etmeyeceğim. Seni asla yüzüstü bırakmayacağım."
13,8 Tanrı Sözü’nü ve imanı tekrardan hatırlatan a. 7 ile hazırlanan buradaki açıklama, önderlerin vaaz ettiği temeli gerçeği vurgular. Onlar değişirse de, ortalıktan yok olsalar da, Mesih kalıcıdır, O’na tutunmalıyız.
9 Çeşitli ve yabancı öğretilerin etkisiyle sürüklenmeyin. Çünkü yüreğin yiyecek, içecekle değil, kayrayla pekiştirilmesi yararlıdır. Yiyecek, içecekle zaman harcayanlar bunun bir yararını görmedi.
10 Bir sunağımız var. Çadır'da ruhsal hizmet sunanların bu sunaktan yemeye yetkileri yoktur.
13,10 sunağımız: Efkaristiya masası değil, Mesih’in kurban edildiği haç, a. 11-12. Mesih’in kendisi diye de yorumlanır, çünkü O’nun aracılığıyla dualarımızı Tanrı’ya sunarız. “Çadır’da hizmet sunmakta” ısrar eden Yahudi kâhinleri buna paydaş olamazlar.
12 Bunun içindir ki, İsa da kendi kanı aracılığıyla halkı kutsal kılsın diye, kent kapısının dışında acı çekti.
13,12 kent kapısının dışında: Büyük Barışma Günün’de (“Yom Kippur Bayramı”) Yüksek Kâhin “Kutsallar Kutsalı’na” girerek orada kurbanlık hayvanların kanını serpiyordu. Kurban hayvanları ise kentin dışında yakılıyordu, Lev 16,27. Bu ritin önceden simgelediğini günah sunusu olan İsa tarafından gerçekleştirildi, Yeruşalim surlarının dışarısında haça gerildiğinde, Mat 27,32p. Bu nedenle Hristiyanlar da Yahudiliğin ve dünyanın “kentini” terk etmeliler, a. 13-14.
16 İyilik etmeyi, sahip olduklarınızı başkalarıyla paylaşmayı savsaklamayın. Çünkü Tanrı bu tür kurbanlardan hoşnut olur.
İtaat
17 Önderlerinizi dinleyin, onlara bağımlı olun. Onlar hesap verecek kişiler olarak, canınızın yararı için uyanık duruyorlar. Öyle ki, yaptıkları işi inleyerek değil, sevinerek yapabilsinler. Yoksa siz zararlı çıkarsınız.
20 Koyunların Yüce Çobanı'nı, Rabbimiz İsa Mesih'i, sonsuz antlaşma kanıyla ölüler arasından geri getiren esenlik kaynağı Tanrı,
13,20 ölüler arasından geri getiren: İbraniler’e Mektup İsa’nın dirilişini genellikle direk olarak ifade etmez, ölümün egemenliğinden kurtarılıp Tanrı’nın hükümdarlığında yücelmesinden konuşur, İbr 2,14;İbr 5,7+. Böylece koyunlar, yani imanlılar, nihai ölüm ve dirilişten önce de Mesih sayesinde Tanrı’ya yanaşabilirler, İbr 7,25+;İbr 10,19+.
21 istemini uygulamanız için sizi her çeşit iyilikle donatsın. Hoşnut olacağı tutumu İsa Mesih aracılığıyla sizde oluştursun. Yücelik sonsuzlara dek O'nundur. Amin.
22 Kardeşlerim, sizlere ilettiğim şu kısa, yüreklendirici sözü sabırla değerlendirmenizi rica ederim.
23 Bilmenizi isterim ki, kardeşimiz Timoteos serbest bırakıldı. Yakında gelebilirse, kendisiyle birlikte sizi göreceğim.
13,23 serbest bırakıldı: Yunaca “apoluo” fiili hem “bir görev yerine getirmek üzere serbest bırakmak, gönderilmek”, bknz. Haİş 13,3;Haİş 15,30-33;Haİş 16,35;1Ko 4,17;Flp 2,19, hem de “tutsaklıktan serbest kalmak” anlamına gelebilir. Timoteos’un olası bir tutukluluğu hakkında bunun dışında belgeler bulunmuyor.