1 Tanrı Oğlu Mesih'e ilişkin Sevindirici Haber'in başlangıcı.
1,1 Yunanca “Evangelium” (incil) kelimesinin anlamı olan “Sevindirici Haber“ Tanrı’nın Hükümranlığı’nın gelmesidir, bknz. Mat 4,17+. Daha EA’le hazırlanmış olan, Yşa 40,9;Yşa 52,7;Yşa 61,1, bu sevinç müjdesi İsa tarafından duyurulur, O incili “ilan eder”, Mat 4,23;Mat 9,35;Mar 1,14p, “evanjelize eder”, Luk 4,43;Luk 8,1, ve gelecek olan bu hükümranlığın müjdesine inanmaya davet eder, Mar 1,15; bknz. Mat 8,10+;Rom 1,16+. Bu hükümranlık O’nunla, yani kendi kişiliğinde gelmiştir, Mat 11,5;Luk 4,18.21. Kendisinden sonra öğrencileri de bu incili bütün dünyaya taşımalılar, Mat 24,14p;Mat 26,13;Mar 16,15;Haİş 5,42+;Gal 2,7. Önce sözle ilan edilip, daha sonra yavaş yavaş yazıya geçirilen bu Sevindirici Haber dört kanonik incilde içerilir. Luk’nın hiç kullanmadığı “Evangelium” kelimesi Mar’da ve Mat 26,13’ de terim özelliğini taşır ve genellikle “İncil” ya da “Sevindirici Haber” diye tercüme edilir. Mat’da ve bu isimden türemiş “evangelizesthai” fiili kullanan Luk’da ise “Sevindirici Haber(i ilan etmek)” tercümesi tercih edilmeli. Bknz. ayrıca Gal 1,6+.
1,1 Tanrı Oğlu: Bazı metinlerde yoktur.
2 Yeşaya Peygamber'de yazılı olduğu gibi: "İşte habercimi senin önünden gönderiyorum. O senin yolunu hazırlayacak.
10 İsa sudan çıkar çıkmaz, göklerin varıldığını ve Ruh'un güvercin gibi üzerine indiğini gördü.
1,10 göklerin yarıldığını: Sıkça kullanılan apokaliptik belirti, bknz. Hez 1,1. “yarılmak” kelimesi Yşa 63,19’ a atıftır. Göklerin açılması Ruh’un ortaya çıkıp sesini duyurmasını sağlar. Yer ve gök arasındaki alana ait olan güvercin Kutsal Ruh’un inişini simgeler.
11 Göklerden bir ses duyuldu: "Sen benim sevgili Oğlum'sun; Senden hoşnudum."
1,12-13 Mat ve Luk’nın farklı bir kaynaktan aldıkları denenme hikâyesinin üç aşamalı şeklini Mar ya tanımıyor ya da anlatmıyor. Vahşi hayvanlardan bahsetmekle peygamberlerin vaat etmiş olduğu ve cennetin selametine dönüşünü içeren Mesihsel mükemmelliğe atıf yapılmıştır, bknz. Yşa 11,6-9+. Çöl ise Hoş 2,14+’ ya atıftır. Meleklerin hizmeti ise tanrısal korumayı vurgular, bknz. Mat 4,6p’ nin de atıf yaptığı Mez 91,11-13.
13 İsa kırk gün çölde kalarak şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlarla bir arada kaldı. Melekler O'na hizmet etti.
22 Öğretişine şaşırıp kaldılar. Çünkü onlara yetki sahibi biri gibi öğretiyordu. Dinsel yorumculara benzemiyordu.
23 Sinagogla kötü ruha tutsak bir adam vardı. Bağırarak
1,23 “kötü ruh” ifadesi, Yahudilikte şeytanlara ya da cinlere verilirdi, Zek 13,2. Ayinler için gerekli olan dinsel ve ahlaki paklığın reddi ya da ona karşı duyulan duyarsızlık, bknz. ayrıca Mar 3,11.30 vs., Mat 10,1;Mat 12,43;Luk 4,33.36 vs., ruhsal sorunlar, örneğin Mar 5,1-20 vs., ya da bedensel hastalıklar, örneğin Mar 9,14-29;Luk 13,10-17 vs., bu cinlere bağlanırdı.
26 Kötü ruh adamı sarstı ve yüksek sesle haykırarak ondan çıktı.
27 Hepsi şaşırdılar. "Bu nasıl iştir?" diyerek aralarında tartıştılar, "Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor. Onlar da buyruğuna uyuyorlar!"
32 O akşam, güneş battıktan sonra, tüm hastaları ve cine tutsak olanları O'na getirdiler.
33 Tüm kent halkı kapının önünde toplanmıştı.
34 İsa çeşitli hastalıklara yakalanmış birçok kişiyi iyileştirdi; bir sürü cini çıkardı. Cinlere tek söz söyletmiyordu. Çünkü cinler O'nun kim olduğunu biliyorlardı.
1,34 İsa, cinlere, Mar 1,25.34;Mar 3,12, mucizeyle sağlığa kavuşanlara, Mar 1,44;Mar 5,43;Mar 7,36;Mar 8,26, ve havarilerine bile, Mar 8,30;Mar 9,9, Mesih olduğunu söylememelerini buyurur; bu susma buyruğunu ancak ölümünden sonra kaldıracaktır, Mat 10,27+. O dönemlerde “Mesih” terimiyle İsrail’i savaşarak yeniden kuracak olan siyasi kurtarıcı bağdaştırıldığından ve bu düşünceyle İsa’nın gerçekleştirmek istedikleri arasındaki keskin fark nedeniyle İsa en azından İsrail topraklarında, bknz. Mar 5,19, kendi misyonu hakkında ters anlaşılmaları önleme amacıyla oldukça dikkatli davranması gerekiyordu, bknz. Yuh 6,15;Mat 13,13+. İsa’nın kendisinin Mesih olduğunu saklama isteği, yani onun “Mesih sırrı”, Mar’un uydurduğu bir konu olmayıp İsa’nın tarzıyla örtüşüyor. Yine de Mar, İsa’nın kişiliği ve gerçekleştirdikleri ancak dirilişinin bakış açısı altında doğru anlaşılabileceğini göstermek için, bu konuyu bilerek vurgulayarak işliyor. Mat 9,30 dışında Mat ve Luk bu susma buyruğundan sırf Mar’a paralel olarak bahsederler ve birkaç kez es geçerler.
37 Bulduklarında O'na, "Herkes seni arıyor" dediler.
38 İsa, "Başka yere gidelim" dedi, "Yakın kasabalara. Oralarda da sözü yaymam gerek. Çünkü bunun için geldim."
1,38 geldim: harfiyen “dışarı geldim”, “dışarı çıktım”, yani Kafernahum’dan, a. 35. Bu birinci anlam yanında belki daha derin bir anlam çıkarılabilir: İsa’nın Tanrı’dan çıkması, Yuh 8,42;Yuh 13,3;Yuh 16,27d.30, bknz. Luk 4,43.
43 İsa onu kesinlikle uyararak hemen yanından gönderdi:
44 "Kimseye bir şey söylemeyesin. Ama git, kendini kâhine göster. Pak kılındığına ilişkin onlara tanıklıkta bulunmak için Musa'nın buyurduğu sunuyu sun!"
45 Ama adam koşup her şeyi yaymaya ve haberi bildirmeye koyuldu. Öyle ki, İsa artık bir kente açıkça giremez oldu. Kent dışında uzak yerlerde kalıyordu. Her yönden koşup O'na geliyorlardı.
2 Öyle çok insan toplandı ki, eve sığmaz oldular. Kapının önünde bile durulacak yer kalmamıştı. İsa onlara sözü bildiriyordu.
3 Dört kişi geldi; bir inmeliyi İsa'ya getirmişlerdi.
4 Kalabalık yüzünden O'na yaklaşamadılar. Bunun üzerine İsa'nın bulunduğu yerin damını deldiler. Deliği açıp inmeliyi yattığı döşekle birlikte aşağı indirdiler.
5 İsa onların imanını görünce inmeliye, "Oğul, günahların bağışlandı" dedi.
2,5 İsa onların imanını görünce: Sinoptik incilcilerin anlatımlarında birçok kez güven manasındaki iman, imanlının onu İsa’dan uzak tutmak isteyen tüm engelleri aşmasıyla açığa çıkar, bknz. örneğin Mar 5,34;Mar 10,52 aynı anlamda Mar 7,24-30.
6 Dinsel yorumculardan bazıları orada oturuyor, içlerinden düşünüyorlardı:
7 "Bu adam neden böyle konuşuyor? Sövüyor! Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?"
8 İsa hemen adamların ne düşündüklerini ruhunda bilerek, "Neden böyle şeyler düşünüyorsunuz?" dedi,
9 "Hangisi daha kolaydır? İnmeliye, 'Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa, 'Kalk, döşeğini kaldır ve yürü' demek mi?
10 Öyleyse, insanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlamaya yetkili olduğunu bilesiniz diye..." Sonra inmeliye döndü:
11 "Sana diyorum, kalk, döşeğini kaldır ve evine git!"
12 Adam kalktı, hemen döşeğini kaldırıp herkesin gözü önünde çıkıp gitti. Hepsi de şaşırıp kaldı. Tanrı'yı yücelterek, "Böylesini hiç görmedik" dediler.
13 İsa yine deniz kıyısına gitti. Bütün halk O'na geliyor, O da onlara öğretiyordu.
2,13 deniz kıyısına: “Celile Denizi”, “Tiberias Gölü” ya da “Genesaret Gölü” diye de adlandırılırdı, Luk 5,1.
14 İsa yoldan geçerken, Alfeos oğlu Levi'nin vergi toplama yerinde oturduğunu gördü. O'na, "Ardımdan gel dedi. O da kalkıp İsa'nın ardından gitti.
15 İsa Levi'nin evinde sofraya oturdu. Gümrük vergisi toplayanlarla günahlılardan oluşan büyük bir kalabalık İsa ve öğrencileriyle birlikte sofrada oturuyordu. Çünkü O'nu izleyenlerin sayısı çoktu.
16 Ferisiler'in dinsel yorumcuları, O'nun günahlılar ve vergi toplayanlarla birlikte yemek yediğini görünce, öğrencilerine sordular: "Neden vergi toplayanlarla ve günahlılarla birlikte yemek yiyor?"
17 İsa bunu duyunca onlara şöyle dedi: "Sağlamlara değil, hastalara doktor gerekir. Ben doğru kişileri değil, günahlıları çağırmaya geldim."
18 Yahya'nın öğrencileriyle Ferisiler oruç tutuyorlardı. Bazı kişiler İsa'ya yaklaşıp, "Neden Yahya'nın öğrencileriyle Ferisiler'in öğrencileri oruç tutuyor da, senin öğrencilerin oruç tutmuyor?" diye sordular.
19 İsa onları şöyle yanıtladı: "Güvey kendileriyle birlikteyken, yakınlarının oruç tutması beklenir mi? Güvey onlarla birlikte oldukça oruç tutamazlar.
20 Ama güveyin onlardan alınacağı günler gelecek, işte o zaman, o gün oruç tutacaklar.
21 "Hiç kimse eski bir giysiye yeni bir kumaş parçası yamamaz. Çünkü yamarsa, yeni parça eski kumaşı yırtar, yama tüm giysiyi parçalar ve daha beter bir yırtık oluşur.
22 Yine hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara koymaz. Çünkü koyarsa, şarap tulumları patlatır. Hem şarap harcanır gider, hem de tulumlar paramparça olur. Hayır, yeni şarabı yeni tulumlara koyarlar."
23 İsa bir Şabat Günü buğday tarlaları arasından geçiyordu. Öğrencileri yolda yürürken başakları koparıyorlardı.
2,23 Bazı metinler “ve öğrencileri, buğdayları koparıp bir patika oluşturmaya başladılar” diye tercüme eder: Mar’da havarilerin hatası, Mat ve Luk’da olduğu gibi buğdayları koparıp açlıkları gidermeleri değildi, fakat yol ayırmak üzere koparmalarıydı. Olayı bu şekilde anlatmasıyla Mar, Yahudi yasalarıyla iç içe olmayan okurların havarilerin hatasını daha rahat anlayabilmelerini amaçlıyordu: birkaç buğdayı koparmanın hâsılat diye adlandırılmasını anlamak nasıl zor ise, bir tarlayı geçmek için onu tahrip etmenin gereksiz bir davranış olduğu anlamak da o kadar kolaydır. Ancak olayın bu şekildeki anlatımı Mar’un değiştirmemiş olduğu hikâyenin geri kalanıyla uyuşmuyor. Bu nedenle a. 23 genellikle metindeki şekliyle tercüme edilir.
24 Ferisiler İsa'ya, "Bak" dediler, "Neden Şabat Günü yasal olmayanı yapıyorlar?"
25 İsa şöyle yanıtladı: "Davut'la yanındakilerin karınları acıkıp yemeğe gereksinme duyduklarında ne yaptıklarını hiç okumadınız mı?
26 Aviyatar'ın kâhinliği döneminde nasıl Tanrı evine girip 'adak ekmeklerini' yediğini! Oysa o ekmeği yemeye yalnız kâhinler yetkili değil miydi? Üstelik Davut ekmeği yanındakilere de verdi."
1 İsa yine sinagoga girdi. Orada eli tutmayan bir adam vardı.
2 Şabat Günü adamı iyileştirip iyileştirmeyeceğini görmek için gözlerini O'na diktiler. Amaçları O'nu suçlu çıkarmaktı.
3 İsa eli tutmayan adama, "Buraya gel" dedi.
4 Sonra onlara dönüp, "Şabat Günü iyilik yapmak mı, yoksa kötülük yapmak mı yasaldır? Can kurtarmak mı, yoksa can almak mı?" diye sordu. Tek söz söylemediler.
5 İsa öfkeyle onları tepeden tırnağa süzdükten sonra, yüreklerinin katılığına üzülerek adama, "Elini uzat!" dedi. O da uzattı; eli sapasağlam oldu.
6 Ferisiler Herodesçiler'le birlikte hemen dışarı çıkıp İsa'yı ortadan kaldırmak için birbirleriyle görüştüler
3,6 Herodesçiler: Celile hükümdarı Herodes Agrippa’nın hizmetindeki memurlarından çok, bknz. Luk 3,1+, kendi siyasetine ve nesline destek veren ve onun üzerine etki kuranlardı, bknz. Mat 22,16.
13 İsa bir dağ yamacına çıktı. İstediği kişileri yanına çağırdı. Onlar da gittiler.
14 Kendisiyle birlikte kalacak, sözü duyurmaya gönderebileceği oniki kişi atadı. (Onları Haberciler diye adlandırdı.)
3,14 on iki: Seçilmiş kavmin yeni önderleri, aynen İsrail oymakları gibi on iki tane olmalıydı. Bu sayı Yahuda’nın ihanetinden sonra tekrardan bütünlenir, Haİş 1,26, ve bu şekilde muhafaza edilecektir, Mat 19,28p;Va 21,12-14+.
22 Yeruşalim'den gelen dinsel yorumcular da, "O'nu Baalzevul tutmuş" diyorlardı, "Cinlerin başkanı aracılığıyla cinleri çıkarıyor!"
23 İsa onları yanına çağırdı, simgesel yoldan, "Şeytan şeytanı nasıl dışarı atabilir?" diye sordu,
24 "Kendi içinde bölünen bir krallık ayakta duramaz.
25 Kendi içinde bölünen bir ev de ayakta duramaz.
26 Ve eğer şeytan da kendine karşı ayaklandı ve bölündüyse, ayakta duramaz. Tam tersine, sonu gelmiştir.
27 Hiç kimse güçlü bir adamın evine girip mallarını yağma edemez. Önce güçlü kişiyi bağlayıp ondan sonra evini yağma edebilir.
28 "Doğrusu size derim ki, her tür günah ve ağızdan çıkan her sövgü insanlara bağışlanacaktır.
29 Ama her kim Kutsal Ruh'a karşı söverse, asla bağışlanmayacaktır. O kişi sonsuza dek bu günahın sorumluluğu altındadır."
30 Çünkü onlar İsa'da kötü ruh olduğunu söylüyorlardı.
3,30 Kutsal Ruh’un etkilerini bir cinle bağdaştırmak, Tanrı lütfunun ışığını ve bu lütuftan doğan affını reddetmektedir. Böyle bir davranışın insanı doğal olarak kurtuluşun dışına çıkartır. Fakat lütuf bu zihniyeti değiştirebilir ve o zaman kurtuluşa dönüş de mümkündür, bknz. Mar 1,23+.
1 İsa yine Galile Denizi kıyısında öğretmeye başladı. Çok büyük bir kalabalık çevresini sardı. Bu durumda denizde bir tekneye binip oturmak zorunda kaldı. Bütün kalabalık deniz kıyısında toplanmıştı.
10 Kalabalık dağılınca, kendisiyle birlikte bulunanlar ve On İkiler İsa’dan simgesel öykülerle ilgili bilgi istediler.
11 İsa onları şöyle yanıtladı: "Tanrı'nın Hükümranlığının gizi sizlere verilmiştir. Ama onlara --dışarıda bulunanlara-- her şey simgesel öykülerle açıklanır.
19 Ne var ki, dünya kaygıları, zenginliğin aldatıcılığı ve çeşitli istekler araya girerek sözü boğar ve söz ürün vermez.
20 Verimli toprağa ekilenler ise sözü duyup benimseyenlerdir. Otuz kat, altmış kat, yüz kat ürün verirler."
İsa’nın Müjdesini Duyup İlan Etmek
21 İsa konuşmasını şöyle sürdürdü: "Işık getirildiğinde onu tahıl ölçeğinin ya da yatağın altına mı koyarlar? Onun yeri şamdan değil midir?
4,21-25 Mar burada “maşal” türünde dört küçük benzetme birleştirmiştir. Bu resimsel bilmece sözleri, kullanıldıkları çerçeveye bağlı olarak farklı yorumlara izin verirler, bknz. Luk ve Mat’daki paralellerindeki kullanılış şekilleri. Mar’daki anlatıma göre İsa’nın öğretisiyle bağdaştırılabilirler: bu öğreti, açık bırakılması gereken ışıktır. Bu ışığı almış olan, bir anlamda bu ışık için sorumludur.
1 Galile Denizi'nin karşı yakasına, Gerasiniler bölgesine vardılar.
5,1 Gerasinilier: Bazı metinlerde “Gadariniler’in bölgesine”, bknz. Mat 8,28+.
2 İsa tekneyi bırakıp kıyıya çıktı. Mezarların arasından çıkan kötü ruhla dolu bir adam O'nu karşıladı.
3 Adam mezarların arasında yaşıyordu. Artık kimse onu bağlayamıyor, zincire vuramıyordu.
4 Gerçi, çok kez prangaya vurulmuş, zincirlerle bağlanmıştı, ama zincirleri kırmış, prangayı parçalamıştı. Hiç kimse onu denetim altına alamıyordu.
5 Gece gündüz mezarlarda, dağlarda çığlık çığlığa bağırır, taşlarla kendini yaralardı.
6 Adam İsa'yı uzaktan görünce O'na tapındı.
7 Ortalığı sarsan bir çığlık atarak, "Ey İsa, yüce Tanrı'nın Oğlu, benden ne istiyorsun?" diye haykırdı, "Tanrı adına sana yalvarırım, bana işkence çektirme!"
8 Çünkü İsa, "Kötü ruh, adamdan çık" demişti.
9 İsa, "Adın ne?" diye sordu. O da, "adım Lejiyon'dur" dedi, "Çünkü sayımız çok."
37 Petrus, Yakup ve kardeşi Yuhanna'dan başka kimsenin peşinden gelmesine izin vermedi.
5,37 Petrus, Yakup ve kardeşi Yuhanna: İsa’nın görünüm değişmesinde, Mar 9,2, ve ölüm korkusuna da, Mar 14,33, tanıklık edecek olanlardır, bknz. Mar 1,29;Mar 13,3.
38 Sinagog başkanının evine vardıklarında İsa gürültüyle karşılaştı. İnsanlar ağlıyor, çığlık çığlığa bağırıyorlardı.
40 O'na alaylı alaylı güldüler. İsa herkesi dışarı çıkardı. Çocuğun babasıyla annesini ve kendisiyle birlikte bulunan üç öğrenciyi yanına alıp çocuğun bulunduğu yere girdi.
1 İsa oradan ayrılıp kendi kentine geldi. Öğrencileri de O'nun ardından gittiler.
2 Şabat Günü olunca sinagogta öğretmeye başladı. Dinleyenlerin birçoğu şaşkınlığa kapıldılar. "Bu adam bütün bunları nereden öğrendi?" diyorlardı, "O'na verilen bu bilgelik nedir? O'nun eliyle yapılan bu mucizeler nasıl oluyor?
3 Şu marangoz değil mi O? Meryem'in oğlu, Yakup'un, Yoses'in, Yahuda'nın, Simun'un kardeşi değil mi? Kız kardeşleri burada, bizim aramızda yaşamıyor mu?" Böylece O'na gücendiler.
6,3 marangoz: Mat 13,55 “marangozun oğlu” diye okur. Mar’da İsa’nın dünyadaki babasından bahsedilmiyor. Bu, İsa’nın bakiresel doğumuna vurgu olabilir.
8 Yolculuk için değnekten başka hiçbir şey --ne ekmek, ne torba, ne de kuşaklarında para-- almamalarını buyurdu.
6,8 değnekten başka: Mat ve Luk’ya göre değnek bile yoktu. Anlamı aynıdır: Müjdeleyicinin tamamen bağımsız ve özgür olması, hiç bir şeye bağlı olmaması.
9 Ayaklarına çarık giymelerini, ama iki kat giysi almamalarını söyledi.
10 "Her nerede bir eve girerseniz, oradan ayrılıncaya dek o evde kalın" dedi,
11 "Herhangi bir yerde sizi kabul etmez, dediklerinize kulak asmazlarsa, oradan çıkarken kendilerini uyarmak için ayaklarınızın altındaki tozu silkin."
12 Öğrenciler gidip insanların tövbe etmesi için sözü yaydılar.
13 Bir sürü cin çıkardılar, birçok hastaya yağ sürüp iyileştirdiler.
14 Kral Herodes olayları duydu. Çünkü İsa'nın adı duyulmuştu. Bazıları, "Vaftizci Yahya ölüler arasından dirildi. Bu yüzden onun aracılığıyla böyle mucizeler yapılıyor" diye konuşuyorlardı.
6,14 bazıları: Bazı metinlere göre bu sözleri söyleyen Herodes’in kendisiydi.
15 Kimisi de, "Bu İlyas'tır" diyordu. Başkaları ise, "Eski çağın peygamberleri gibi bir peygamberdir" diyordu.
17 Çünkü Herodes kardeşi Filipus’un karısı Herodya yüzünden adamlar gönderip Yahya'yı tutuklamış, onu cezaevinde zincire vurdurmuştu. Çünkü Herodes onunla evlenmişti.
18 Yahya Herodes'e, "Yengenle evlenmen doğru değil" diyordu.
19 Herodya Yahya'ya kin bağlamış, onu öldürmeyi amaçlıyordu. Ama bunu başaramıyordu.
20 Çünkü Herodes Yahya'dan korkuyordu. Yahya'nın doğru, kutsal bir insan olduğunu bildiğinden onu koruyordu. Onun sözlerini duyduğu zaman büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor, yine de beğenerek onu dinliyordu.
6,20 büyük bir şaşkınlık içinde kalıyordu: Harfiyen: “sıkılgan”. Bazı metinlerde “çok iş yapardı” ya da “ve onu dinliyordu, ona birçok soru sorarak onu beğenerek dinlerdi” diye yazar.
21 En sonunda uygun zaman geldi. Herodes doğum gününde ileri gelenlere, komutanlara ve Galile'nin önderlerine bir şölen verdi.
22 Herodyanın kızı içeri girip dans etti. Herodes’le sofrada oturan konuklar onu öylesine beğendiler ki, kral kıza, "Dile benden ne dilersen, vereceğim" dedi,
23 "Benden ne dilersen vereceğim, krallığımın yarısını bile!" diyerek ant içti.
30 Haberciler İsa'nın yanına döndüler. Ne yaptılar, ne öğrettilerse tümünü O'na anlattılar.
31 İsa onlara, "Gelin, yalnız başınıza ıssız bir yere çekilin ve bir süre dinlenin" dedi. Çünkü gelen giden çoktu ve yemek yemeye bile olanak bulamıyorlardı.
32 Böylece, kalabalıktan ayrılıp bir tekneye binerek ıssız bir yere gittiler.
33 Ama gittiklerini gören pek çok kişi onları tanıdı. Tüm kentlerden yaya olarak yola koyuldular; koşa koşa onlardan önce oraya ulaştılar.
34 İsa kıyıya çıkar çıkmaz büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Onlara karşı yüreği acı-mayla doldu. Çünkü çobanı olmayan koyunlar gibiydiler. Onlara pek çok şey öğretmeye başladı.
35 Zaman ilerlemişti. Öğrencileri İsa'ya gelip, "Burası ıssız bir yer" dediler, "Saat de geç oldu.
36 Bunları gönder de çevredeki çiftliklere, kasabalara gitsinler, kendilerine yiyecek satın alsınlar."
37 İsa, "Onlara siz yiyecek verin!" diye yanıtladı. Öğrenciler, "Gidip iki yüz dinarlık ekmek satın alıp da onlara mı yedirelim?" dediler.
38 İsa, "Kaç somun ekmeğiniz var?" dedi, "Gidin, bakın!" Onlar da öğrenip, "Beş so-mun ekmekle iki balık var" dediler.
39 İsa herkes küme küme yeşil çayıra otursun diye buyruk verdi.
40 Yüzer, ellişer kişilik topluluklar oluşturarak yere oturdular.
41 İsa beş ekmekle iki balığı eline aldı. Gözlerini göğe kaldırarak onları kutsadı. Ekmekleri böldü, halka dağıtmaları için öğrencilere verdi. İki balığı da tüm halka dağıttı.
42 Herkes doyasıya yedi.
43 Artakalan ekmeklerle balıklardan on iki küfe dolusu topladılar.
45 Hemen olayın ardından, İsa halkı gönderirken öğrencileri tekneye bindirip kendisinden önce karşı yakaya, Beytsayda'ya gönderdi.
6,45 karşı yakaya: Bazı metinlerde yoktur, bknz. Mat 14,22.
46 Onlardan ayrıldıktan sonra, dua etmek için dağa gitti.
47 Gece bastırdığında tekne denizin ortasındaydı. İsa’da yapayalnız karadaydı.
48 İsa öğrencilerin kürek çekmekte zorlandıklarını gördü. Çünkü rüzgar onlara karşı esiyordu. Sabah üçle altı arası, İsa denizin üzerinde yürüyerek onlara yaklaştı. Yanlarından geçmek istedi.
49 O’nun denizin üzerinde yürüdüğüne tanık olunca, bunun bir hayalet olduğunu sanarak avaz avaz bağırdılar.
50 Çünkü hepsi de O'nu görmüş ve korkmuştu. O zaman İsa onlarla konuştu. "Yüreklenin" dedi, "Korkmayın, benim!"
51 Tekneye, onların yanına çıktı. Rüzgar dindi. Öğrenciler şaşkınlıktan donakaldılar.
52 Zaten ekmeklerle ilgili olaya da akıl erdirememişlerdi. Tersine, yürekleri katılaşmıştı.
53 Denizi aşıp Genesaret'te karaya ulaştılar, tekneyi bağladılar.
54 Onlar tekneden çıkar çıkmaz halk İsa'yı tanıdı.
55 Bölgeyi baştanbaşa arayıp taradılar. İsa'nın nerede olduğunu öğrenip hastaları döşekleriyle oraya taşımaya başladılar.
56 Her gittiği yerde --kasabalarda, kentlerde, çiftliklerde-- hastaları çarşı yerine yatırıyor, hiç değilse giysisinin saçak püskülüne dokunmak için O'na yalvarıyorlardı. Dokunanların tümü hastalıktan kurtuldu.
3 Çünkü Ferisiler ve tüm Yahudiler ataların töresine uyar, ellerini iyice yıkamadıkça yemek yemezler.
4 Çarşıdan geldiklerinde de yıkanmadan yemeye oturmazlar. Onların bardaklar, çanaklar, bakır kapların yıkanmasıyla ilgili uydukları daha bir sürü gelenek vardır.
7,4 yıkanmadan: Bazı metinler “pazardan gelen şeyleri de yıkamadan yemezler” diye tercüme eder.
5 Ferisiler'le dinsel yorumcular İsa’ya sordular: "Öğrencilerin neden ataların töresine aykırı davranıyor? Niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?"
7,5 ataların töresine: Rabbi’lerin Musa’nın Yasası’nı yorumlayıp topladıkları, günlük yaşama dair buyrukları kapsardı. Bu buyruklar için de Musa’nın otoritesine başvurarak, bu buyrukları yasayı ileten Büyük Musa’nın aktardığı sözlü gelenek olarak gösterirlerdi.
6 İsa onları şöyle yanıtladı: "Yeşaya siz ikiyüzlülere ilişkin peygamberlik ederken çok haklıydı. Yazılı olduğu gibi: 'Bu halk dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzak.
11 "Oysa sizin dediğiniz şudur: 'Her kim babasına ya da annesine, benden göreceğin yardım gerçekte Kurban'dır, yani Tanrı'ya adanmış Armağan'dır derse,
25 Küçük kızı kötü ruha tutsak bir kadın O'nun hakkında işitir işitmez gelip ayaklarının önünde yere kapandı.
26 Kadın Yahudi değildi. Soyu Suriye Finikesi'ndendi. Kızının bedeninden kötü ruhu çıkarması için İsa'ya yalvarmaya başladı.
7,26 kadın Yahudi değildi: Harfiyen “Yunanlı bir kadın”: Suriye-Finikesi’nden geldiği için uyruk bakımından değil, fakat kültür bakımından Yunanlıydı, yani putperesti, bknz. Yuh 7,35;Haİş 16,1.
2 "Halk için içim parçalanıyor" dedi, "İşte üç gündür yanımdalar ve yiyecek bir şeyleri yok.
3 Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda düşüp bayılacaklar. Üstelik kimisi de uzak yerlerden geldi."
4 Öğrencileri, "Şu çölde bunca insanı doyuracak ekmeği kim, nereden bulabilir ki?" dediler.
5 İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi" dediler.
6 İsa halka yere oturmalarını buyurdu. Yedi ekmeği aldı, teşekkür sunduktan sonra böldü, halka dağıtsınlar diye öğrencilere verdi. Onlar da dağıttılar.
7 Bunun yanı sıra, birkaç tane de küçük balık vardı. İsa onları da kutsayıp, "Bunları da halka dağıtın" dedi.
8 Doyasıya yediler. Artakalan parçalardan da yedi sepet dolusu topladılar.
9 Yiyenlerin sayısı dört bin kişi kadardı.
10 Sonra İsa onları yerlerine gönderdi. Kendiside zaman geçirmeden öğrencileriyle birlikte tekneye binip Dalmanuta bölgesine gitti.
8,10 Dalmanuta: Mekanı belli olmayan bir yerleşim, Mat 15,39’ daki Mayadan gibi.
11 Ferisiler gelip İsa'yla tartışmaya başladılar. O'nu denemek için gökten bir belirti göstermesini istediler.
12 İsa derin derin içini çekerek, "Neden bu kuşak belirti arar durur?" dedi. "Doğrusu size derim ki, bu kuşağa belirti gösterilmeyecektir."
8,12 Mar’da belirti isteğinin reddedilişi, Mat ve Luk’daki “Yunus’un simgesinin” vaadine göre daha ilkei olarak görülüyor. Buna rağmen gerçekten de İsa’nın - Mat’nın vurgulamış olduğu gibi, Mat 12,39+ - kurtuluşunu ve nihai zaferini ilan etmek üzere bu işaretinin vaat etmiş olması mümkündür. Bu durumda Mar, okurlarının nasıl olsa bu atfı anlayamayacaklar diye ondan bahsetmemiş olabilir.
13 Onları bırakıp tekneye bindi, denizin karşı yakasına geçti.
14 Öğrenciler beraberlerinde ekmek getirmeyi unutmuşlardı. Yanlarında --teknenin içinde-- bir somun ekmekten başka bir şey yoktu.
15 İsa onları uyararak, "Gözünüzü açın" dedi, "Ferisiler'le Herodes'in mayasından sakının."
16 Öğrenciler aralarında tartışıyorlardı: "Ekmeğimiz olmadığından böyle diyor."
17 İsa ne konuştuklarını biliyordu. "Ekmeğimiz yok diye niçin tartışıyorsunuz" dedi, "Düşünmüyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Yüreğiniz bu kadar mı katılaştı?
20 İsa, "Ya yedi somun ekmeği dört bin kişiye böldüğümü? Ekmek parçalarından kaç sepet dolusu topladığınızı?" diye sordu. Onlar, "yedi" diye yanıtladılar.
21 İsa, "hâlâ anlamıyor musunuz?" diye sordu.
8,21 hala anlamıyor musunuz: İsa havarilerden, bütün maddi sorunlarını arkalarında bırakıp İsa’nın mucizeleriyle aydınlanan misyonu hakkında düşünmelerini ister.
27 İsa öğrencileriyle birlikte Filippi Sezariyesi kasabalarına gitti. Yolda giderken öğrencilerine, "İnsanlar benim kim olduğumu söylüyorlar?" diye sordu.
8,27 Buradan Mar 10,52’ ye kadar Mar birkaç kez olayların “yoldayken” geçtiğini hatırlatır, bknz. Mar 9,33.34;Mar 10,17.32.46.52. Yeruşalim’e giden yol, Mar 10,32-34, ıstırap ve ölümden geçerek dirilişe doğru giden bir yol olarak tanıtılır. Yolculuk sırasında havarilerin öğretilmesi ve İsa’yı takip etme konusu önemli yer tutar. Böylece Hristiyan yaşamının bir yandan İsa’nın öğretisini görmek, bir yandan da İsa’nın yürüdüğü yolda yürümek olduğu anlaşılır.
28 Onların karşılığı şu oldu: "Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de peygamberlerden biridir diyor."
29 İsa sordu: "Ya siz ne dersiniz? Sizce ben kimim?" Petrus, "sen Mesih'sin" diye yanıtladı.
30 Bunun üzerine İsa kendisine ilişkin kimseye bir şey söylememeleri için onları uyardı.
31 Bundan sonra İsa İnsanoğlu'nun çok acı çekmesinin, ileri gelenler, başkâhinler ve dinsel yorumcularca yadsınmasının, öldürülmesinin ve üç gün sonra dirilmesinin gerekli olduğunu öğrencilere öğretmeye başladı.
32 Bunu açıkça bildirdi. Petrus O'nu bir yana çekip payladı.
33 İsa da dönüp öğrencilerine bakarak Petrus'u azarladı: "Geri çekil, ey şeytan! Çünkü Tanrıya ilişkin olanları değil, insanlara ilişkin olanları düşünüyorsun."
8,33 Harfiyen “arkama çekil, şeytan”. İsa, Mar 1,17’ de aralarında Petrus’un da bulunduğu ilk öğrencileri aynı “arkamdan” kelimesiyle çağırmıştır. Mar 8,33’ de anlatılmak istenen de Petrus’un uzaklaştırılması değildir, diğer öğrencilere bakılarak yapılan bir uyarı niteliğini taşır: Petrus’a, ve onunla birlikte İsa’nın acılar ve ölümden geçerek şanına giden yolundan çıkmak isteyenlere tekrar İsa’yı takip etme yolu gösteriliyor. Baba’nın İsa için öngördüğü yolda O’nu durdurmaya çalıştığından Petrus şeytan diye adlandırılır.
34 Sonra öğrencilerle birlikte halkı yanına çağırıp şöyle dedi: "Ardımdan gelmek isteyen kendini inkar etsin; Çarmıhını taşıyarak ardımdan gelsin.
35 Çünkü canını kurtarmak isteyen onu yitirecektir. Ama bana ve Sevindirici Haber'e bağlılık nedeniyle her kim canını yitirirse onu kurtaracaktır.
36 İnsan tüm dünyayı kazanıp da canını yitirirse bunun ona ne yararı olur?
37 Çünkü insan canına karşılık ne verebilir?
38 Her kim şu tanrıtanımaz, günahkâr kuşakta bana ve sözlerime bağlılıktan utanç duyarsa, İnsanoğlu da Babası'nın yüceliğinde kutsal meleklerle birlikte gelişinde o kişiden utanç duyacaktır."
1 Sonra ekledi: "Doğrusu size derim ki, burada duranlar içinde Tanrı'nın Hükümranlığı'nın güçlü bir biçimde gelişini görmeden önce ölümü tatmayacak kişiler vardır."
2 Aradan altı gün geçince İsa Petrus'u, Yakup'u ve Yuhanna'yı yanına aldı; onları öbürlerinden ayrı olarak yüksek bir dağa çıkardı. Onların gözü önünde görünüşü değişti.
9,2-8 İsa’nın görünüm değişmesi Mat’da İsa’nın yeni Musa olarak ilan edilişidir, bknz. Mat 17,1+, Luk’da ise yakınlaşan ıstıraplarına hazırlıktır, bknz. Luk 9,28+. Mar ise gizemli Mesih’in şanının belirlemesini vurgular. Bu Mar’un ana temalarından biridir: Her ne kadar bu şanlama anlatılışı kısa süreliyse bile, yine de bir süre “acı çeken Tanrı Kulu” olmanın alçalmasını tecrübe edenin asıl ve gelecekteki nihai kimliğini açığa çıkartır.
18 Onu nerede tutarsa yere atıyor. Çocuğun ağzı köpürüyor, dişlerini gıcırdatıyor, kaskatı kesiliyor. Öğrencilerinden kötü ruhu çıkarmalarını diledim, ama güçleri yetmedi."
19 İsa, "Ey imansız kuşak!" dedi, "Daha ne kadar sizlerle kalacağım? Daha ne kadar sizlere katlanacağım? Onu bana getirin."
20 Çocuğu İsa'ya getirdiler. Kötü ruh O'nu görür görmez çocuğu sarstı. Çocuk yere düştü, ağzı köpürerek debelendi.
21 İsa çocuğun babasına sordu: "Ne zamandan beri böyle?" Baba, "Çocukluğundan beri" diye yanıtladı,
22 "Kötü ruh onu yok etmek için pek çok kez ateşe de attı, suya da. Bir şey yapabilirsen, bize acı ve yardım et!"
23 İsa onu yanıtladı: "Bir şey yapabilirsen mi? İman edene her şey olanaklıdır."
24 Çocuğun babası o anda bağırdı: "İman ediyorum; yetersiz imanıma yardım et!"
31 Çünkü öğrencilerine öğretmekteydi. Onlara şöyle dedi: "İnsanoğlu insanların eline teslim edilecek. O'nu öldürecekler, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek."
42 "Bana iman eden şu küçüklerden birini, kim suça sürüklerse, boynuna iri bir değirmen taşı bağlanıp denize atılması kendisi için daha iyidir.
9,42 bana iman eden: bazı metinlerde “bana” eksiktir.
43 Eğer elin seni suça sürüklüyorsa, onu kes! Kolsuz olarak yaşama kavuşman, iki kol sahibi olarak cehenneme, hiç sönmeyen ateşe gitmenden daha iyidir.
9,44-46 a. 44 ve 46, a. 48’in tekrarı olduğundan genellikle eksik bırakılıyor.
45 Eğer ayağın seni suça sürüklüyorsa, onu kes! Ayaksız olarak yaşama kavuşman, iki ayak sahibi olarak cehenneme atılmandan daha iyidir.
47 Eğer gözün seni suça sürüklüyorsa, onu çıkar at! Tanrı'nın Hükümranlığı'na tek gözle girmen, iki göz sahibi olarak cehenneme atılmandan daha iyidir.
48 Orada 'onları yiyen kurt ölmez ve ateş sönmez.'
9,49 ateşle tuzlanacaktır: Söylenmek istenen ya günahkârı yakan, fakat onu yok etmeyen ceza ateşi, ya da (daha olası) imanlıları temizleyip onları Tanrı’yı hoşnut eden kurbanlar haline getiren ateş, bknz. Lev 2,13. Bazen ayet “ve her kurban tuzlanır” diye bitirilir. a. 50 (bknz. Mat 5,13) büyük ihtimalle “tuz” kelimesi nedeniyle buraya eklenmiştir.
1 İsa oradan ayrılıp Yahudiye bölgesine ve Ürdün Irmağı'nın karşı yakasına gitti. Kalabalıklar yine çevresine toplandı. İsa her zaman olduğu gibi yine onlara öğretiyordu.
2 Bazı Ferisiler yaklaşıp O'nu denemek amacıyla, "Bir adamın karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" diye sordular.
3 İsa şöyle yanıtladı: "Musa size ne buyurdu?"
4 Onlar, "Erkeğin kadına boşanma belgesi verip onu salmasına izin verdi" dediler.
20 Adam,"Öğretmenim,bunların tümünü gençliğimden buyana tuttum" diye yanıtladı.
21 İsa ona bakınca sevgi duydu. "Bir eksiğin var" dedi, "Git, varını yoğunu sat, yoksullara dağıt. Böylelikle gökte hazinen olacaktır. Sonra da ardımdan gel."
22 Bu sözü duyunca adamın yüzü asıldı, yüreği hüzünle dolarak kalktı gitti. Çünkü malı mülkü pek çoktu.
23 İsa çevreye bakıp öğrencilerine şöyle dedi: "Parası bol kişilerin Tanrı'nın Hükümranlığına girmeleri ne denli güçtür!"
24 O’nun bu sözleri öğrencileri şaşırttı. Ama İsa yine, "Çocuklar!" dedi, "Ne güç iştir Tanrı'nın Hükümranlığına girmek!
10,24 sözleri öğrencileri şaşırttı: Zenginlik ve varlıklı yaşam Tanrı’nın insanlara bağışladığı bir lütfun belirtisi olarak görülürdü.
25 Devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin birinin Tanrı'nın Hükümranlığına girme-sinden daha kolaydır."
26 Öğrenciler büsbütün şaşırdılar. Birbirlerine, "Öyleyse kim kurtulabilir?" diye sordular.
27 İsa onların gözlerinin içine bakarak, "İnsanlar için bu olanaksızdır" dedi, "Ama Tanrı için değil. Çünkü Tanrı için her şey olanaklıdır."
28 Petrus, "Bak, biz her şeyi bırakıp ardından geldik" diye atıldı.
29 İsa onlara, "Doğrusu size derim ki" dedi, "Benim için ve Sevindirici Haber için evini, erkek kardeşlerini, kız kardeşlerini, anne babasını, çocuklarını, tarlalarını bırakıp
30 şimdi bu dönemde yüz kat daha fazla ev, erkek kardeş, kız kardeş, anne, çocuk ve çiftlik almayacak hiç kimse yoktur. Bunların yanı sıra saldırılara da uğrayacak ve gelecek çağda sonsuz yaşamı alacaktır.
31 "Öte yandan, birçok birinci sonuncu, birçok sonuncu da birinci olacak."
32 Yeruşalim'e çıkan yoldaydılar. İsa önlerinden gidiyordu. Öğrenciler şaşkına dönmüşlerdi. Geriden gelenleri de korku almıştı. İsa On İkiler'i yine bir yana çekip, kendisine olacakları onlara anlatmaya başladı.
33 "Bakın" dedi, "Yeruşalim'e çıkıyoruz. İnsanoğlu başkâhinlerin ve dinsel yo-rumcuların eline teslim edilecek. Kendisini ölümle yargılayacaklar, ulusların eline teslim edecekler.
35 Bunun üzerine, Zebedi oğulları --Yakup'la Yuhanna-- İsa'ya yaklaşıp, "Öğretmenimiz" dediler, "Senden her ne dilersek yapmanı istiyoruz."
36 O da, "Ne yapmamı istiyorsunuz?" diye sordu.
37 "Bizlere lütfet de, yüceltildiğin zaman birimiz sağında, öbürümüz solunda oturalım!" diye yanıtladılar.
10,37 yüceltildiğin zaman: Bazı metinlerde “Hükümdarlığın’da”, harfiyen “şanında”, yani Mesihsel kral olarak şanlanacağı zaman.
38 İsa onlara, "Ne dilediğinizi bilmiyorsunuz" dedi, "Siz benim içeceğim kâseden içebilir misiniz? Ya da vaftiz edileceğim gibi vaftiz edilebilir misiniz?"
10,38 vaftiz edileceğim gibi: İçmesi gereken kâse gibi, bknz. Mar 14,36, alması gereken vaftiz de yakınlaşan ıstıraplarının bir resmidir. Yunanca “vaftiz etme” kelimesinin asıl anlamına uygun olarak İsa ıstıraplar çukurunun dibine “batırılacaktır”.
41 On öğrenci bunları işitince Yakup'la Yuhanna'ya öfkelenmeye başladılar.
42 İsa onları yanına çağırıp, "Bilirsiniz ki" dedi, "Uluslara baş sayılanlar onlara egemen kesilirler ve üstlerindekiler tüm yetkilerini onlara uygularlar.
43 Ama durum sizin aranızda böyle olmayacak. Tersine, aranızda üstün olmak isteyen, sizlere hizmet etmekle yükümlüdür.
44 Aranızda her kim birinci olmak istiyorsa, herkesin hizmetkârı olmakla yükümlüdür.
45 Çünkü İnsanoğlu da hizmet edilmek için gelmedi. Tam tersine, hizmet etmeye ve canını birçokları yararına kurtulmalık olarak vermeye geldi."
46 Eriha Kenti'ne geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla kentten ayrılırken, kör bir dilenci olan Timeos oğlu Bar Timeos yol kenarında oturmaktaydı.
47 Nasıralı İsa'nın geçtiğini duyunca yüksek sesle bağırmaya başladı: "Ey İsa, Davut Oğlu, bana acı!"
48 Birçok kişi onu paylayarak susmasını söyledi. Ama o sesini büsbütün yükseltti: "Ey Davut Oğlu, bana acı!"
49 İsa duraklayıp, "Onu buraya çağırın" dedi. Kör adama seslendiler: "Haydi, sevin! Ayağa kalk, seni çağırıyor."
50 Adam sırtındaki abayı atıp yerinden sıçradı, İsa'nın yanına geldi.
51 İsa ona sordu: "Sana ne yapmamı istiyorsun?" Adam, "Öğretmen, yeniden göreyim!' diye karşılık verdi.
10,51 öğretmen: aslında “Rabbuni”, Aramice’de “benim Rab’bim” ya da “Rab” anlamına gelir, bknz. Yuh 20,16.
52 İsa, "Git, imanın seni kurtardı" dedi. Adam o an görmeye başladı ve yol boyu O'nun ardından gitti.
10,52 Yol temasına bağlantılı olarak, bknz. Mar 8,27+, kör Bar Timeos’un iyileştirilmesi de İsa’nın kendisine güven ve imanla yalvaranlarla nasıl ilgilendiğinin resmidir. Gözleri Rab tarafından açılan da, İsa’yı yolunda takip etmeye hazırdır.
12 Ertesi gün, Beytanya'dan dönerlerken İsa acıktı.
11,12-14 Sinoptik inciller yazılış tarihlerine bağlı olarak olayları farklı sıralarlar. Mat ve Luk’nın aynı gün anlattıkları “Yeruşalim’e Giriş” ve “Tapınaktaki Tüccarların Kovulması”nı, Mar iki güne bölüştürüp arasına “İncir Ağacın Lanetlenmesini” koyar. Bunun yanı sıra, “Kurumuş İncir Ağacı” (ve Mat’da onun lanetlenmesi) olayını Mar, “Tapınaktaki Tüccarların Kovulması” ve “İsa’nın Otoritesi Hakkındaki Tartışma” konuları arasına koyar. Büyük olasılıkla incir ağacı hakkındaki bu iki bölüm, ilk olarak birbirine bağlıydı, bknz. Yuh 2,14-22. Aralarındaki farklar, incir ağaç hakkındaki bölümün sonradan iki aşamada bu belli çerçeveye eklenmiş olmasıyla açıklanabilir. Birinci aşama lanetlemedir, ikincisi ise sonradan eklenip, bu şekilde yerine gelen laneti imanlı duanın etkisi olarak yorumlanan ağacın kurumasıdır. Mar ise kelime bağı kullanarak Mat’nın Göklerdeki Pederimizde kullandığı af hakkında bir söz eklemiştir, Mat 6,14.
13 Uzakta yaprak açmış bir incir ağacı gördü. Belki incir vardır diye ona yaklaştı. Ağaca vardığında, yapraklardan başka bir şey bulamadı. Çünkü incir mevsimi değildi.
14 Ağaca, "Bundan böyle, hiçbir zaman hiç kimse senden incir yiyemesin!" dedi. Öğrencileri bu sözü duydular.
15 Yeruşalim'e vardılar. İsa tapınağa girdi. Tapınakta alışverişle uğraşanları dışarı attı. Para bozanların masalarını, güvercin satıcılarının koltuklarını devirdi.
16 Hiç kimsenin tapınaktan bir şey geçirmesine izin vermedi.
17 Onlara öğreterek şöyle dedi: "Kutsal Kitap'ta yazılmamış mıdır? "'Evime bütün ulusların dua evi denecektir. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz.' "
11,17 bütün ulusların: Mat ve Luk’nın aksine sırf Mar, büyük olasılıkla kasıtlı bir şekilde, ayinin Mesihsel Çağ’daki evrensel yayılmasını vaat eden Yşa’nın metninin bu kelimelerini de yazar.
18 Başkâhinlerle dinsel yorumcular bu sözleri duyunca, O'nu yok etmenin yollarını araştırmaya koyuldular. O'ndan korkuyorlardı. Çünkü tüm halk O'nun öğretişine şaşıyordu.
23 Doğrusu size derim ki, her kim yüreğinde kuşkuya düşmeden söylediklerinin olacağına iman ederek şu dağa, 'yerinden kalk, denize atıl' dese dileği yerine gele-cektir.
1 İsa onlara simgesel öyküler anlatmaya başladı: "Bir adam asma dikti, bağın çevresine çit çekti, şıra toplanacak yeri kazdı. Bir de kule kurdu. Burayı bağcılara kiralayarak başka bir ülkeye gitti.
12 İsa'yı tutuklamak istedilerse de halktan korktular. Çünkü bu simgesel öyküyü kendileri için anlattığını anlamışlardı. Bunun üzerine O'nu bırakıp gittiler.
14 Adamlar O'na gelip, "Ey Öğretmen!" dediler, "Senin gerçek olduğunu biliyoruz, hiç kimseden çekindiğin de yok. Çünkü kayırıcılık yapan biri değilsin. Tersine, Tanrı yolunu doğrulukla öğretiyorsun. Sezar'a vergi ödemek yasal mı, yoksa değil mi? Ödeyelim mi, ödemeyelim mi?"
15 İsa onların ikiyüzlülüğünü bildiğinden, "Neden beni denemeye kalkışıyorsunuz?" dedi, "Bana bir dinar getirin de göreyim."
16 Getirdiler. İsa sordu: "Bu gördüğünüz yüz ve yazı kimindir?" Onlar, "Sezar'ın" dediler.
17 Bunun üzerine İsa, "Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin" dedi. O'nun bu yanıtına şaşakaldılar.
18 Ölülerin dirilişine inanmayan Sadukiler'den bazıları yaklaşıp İsa'ya bir soru sordular:
19 "Ey Öğretmen! Musa bize buyurmuştur ki, bir adam çocuğu olmadan ölür, geride bir kadın bırakırsa, kardeşi dul kalan kadınla evlenmeli; böylelikle kardeşine soy ye-tiştirmeli.
28 Tartıştıklarını duyan ve İsa'nın onları güzel bir biçimde yanıtladığını gören bir dinsel yorumcu O'na yaklaşıp, "tüm buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu.
29 İsa şöyle yanıtladı: "En önemli buyruk şudur: "'Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir.
32 Dinsel yorumcu, "çok doğru söyledin, öğretmen!" dedi, "'O tek Tanrı'dır, O'ndan başkası yoktur'
12,32-34 İsa’nın söylediklerini tekrarlayan bu dinsel yorumcunun beklenmedik bir şekilde övülmesi, a. 28-31’in paralelinde farklı bir geleneğin eklentisidir, şekli Luk 10,25-28’ i hatırlatır.
33 ve, "O'nu bütün yürekle, bütün akılla, bütün güçle sevmek, komşunu da kendin gibi sevmek her tür sunuyu sunakta yakmaktan ve sunular getirmekten daha üstündür.''
34 İsa onun sağduyuyla yanıt verdiğini görünce, "Sen Tanrı'nın Hükümranlığı'ndan uzak değilsin" dedi. Bundan sonra hiç kimse O'na soru sorma cesaretini göstermedi.
36 Davut kendisi Kutsal Ruh'un esinlemesiyle şunları söylemiştir: "Rab Rabbim'e, düşmanlarını ayaklarının altına basamak yapıncaya dek sağımda otur, dedi.''
1 Tapınaktan ayrılırken, öğrencilerinden biri O'na, "Öğretmen!" dedi, "Şu güzel taşlara, şu güzel yapılara bak!"
13,1d Yeruşalim’in ve tapınağın yıkılışından sonra dünyanın sonunu da konu eden Mat’daki “Son Dönem Konuşması’ndan” farklı olarak Mar’daki konuşma daha çok Yeruşalim’in yıkılışıyla ilgilidir. Birçok yorumcu burada Dan’dan esinlenmiş küçük Yahudi bir apokaliptik konuşma görürler, a. 7-8.14-20.24-27. Mat’daki “Son Dönem Konuşması’ndan” farklı olarak, bknz. Mat 24,1+, Mar’da İsa’nın sözleriyle, a. 5-6.9-13.21-23.28-37, bütünleştirilen bu konuşma aracılığıyla yakınlaşan Mesihsel kriz ve seçilmiş kavmin beklenmedik kurtuluşu ilan edilir, ki bu olaylar Mesih’in dirilişi, kilisesinde başlayan etkisi ve Yeruşalim’in yıkılışında gerçekleşti. Yine de a. 24-27’de sıralanan belirtilerin göksel boyutu, en azından incilcinin, Yeruşalim’in yıkılışını da aşan dünyasal olayları düşündüğünü göstermektedir.
2 İsa ona, "Bu kocaman yapıları görüyormusun musun?" dedi, "Taş üstünde taş kalmayacak. Yıkılmadık bir şey bırakılmayacak."
3 İsa tapınağın tam karşısındaki Zeytinlik Dağı'nda otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak O'na sordular:
8 Çünkü ulus ulusa, krallık krallığa karşı ayaklanacak. Çeşitli yerlerde depremler olacak, kıtlıklar çıkacak. Bunlar sancıların başlangıcıdır.
9 Kendinize dikkat edin. Sizleri mahkemelere teslim edecekler, sinagoglarda dövüleceksiniz. Bana bağlılığınız yüzünden valiler, krallar önünde duracaksınız; böylece onlara tanıklık edeceksiniz.
10 Her şeyden önce, Sevindirici Haber'in ulusların tümüne yayılması gerekir.
11 Sizleri tutuklayıp sorguya çektiklerinde, ne söyleyeceğiz diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne verilirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değilsiniz, Kutsal Ruh'tur.
20 Eğer Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiçbir canlı varlık kurtulamazdı. Ama kendi seçtikleri yararına o günleri kısalttı.
21 "O zaman biri size, 'Bak, Mesih burada; bak, orada' diyecek olursa inanmayın.
22 Çünkü yalancı mesihler ve yalancı peygamberler türeyecek. Bunlar belirtiler ve göz kamaştırıcı işler gösterecek. Öyle ki, olanağı bulunsa seçilmişleri bile kandırırlardı.
23 Dikkat edin, size her şeyi önceden söylüyorum."
24 "Ama o günlerde, o acının ardından "'Güneş kararacak, ay ışığını vermez olacak,
13,24-27 Peygamberlerin dilinde göksel olaylar, bknz. buradaki ve Mat 24,29-31’ deki paraleller, Tanrı’nın tarihteki güçlü girişimlerini anlatırlar. Buradaki konu ise Mesihsel kriz ve takibinde gelecek olan İnsanoğlu’nun ve azizler kavminin şanlı zaferidir. Mat’daki çerçeve nedeniyle, Mat 24,1+, bu olayları sırf dünyanın sonuyla bağdaştırmak zorunlu değildir. Buna rağmen sırf Yahudi-Roma savaşının (İ.S. 70’li yıllarda) olaylarıyla sınırlı kalmış olarak da anlaşılamazlar: Bütün evreni kapsayan yargı ve imanlıların kurtuluşuna belirti oluştururlar.
33 Dikkat edin ve uyanık olun. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilmezsiniz.
34 Yolculuğa çıkan bir adamın evinden ayrılışı gibidir bu. Adam yetkisini kölelerine verir, her birini kendine özgü işe ayırır, kapıcıyı da uyanık olsun diye uyarır.
35 Bu nedenle uyanık olun. Çünkü ev sahibinin ne zaman, akşam mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, yoksa sabah mı geleceğini bilmezsiniz?
13,35 Gece dört gece nöbetine ayrılırdı, her biri üç saat kapsardı.
1 Fısıh Bayramı ve Mayasız Ekmek Bayramı'ndan iki gün önceydi. Başkâhinlerle dinsel yorumcular İsa'yı düzenle yakalayıp öldürmenin yollarını araştırıyorlardı.
3 İsa Beytanya'da cüzamlı Simun’un evindeydi. Sofrada oturuyordu ki, bir kadın kaymaktaşı bir kapta, çok pahalıya sağlanan katıksız sümbül kokusu getirdi. Kaymaktaşı kabı kırıp içindekini İsa'nın başına döktü.
14,3 koku: Mar, Yuh 12,3’ de olduğu gibi kokunun kalitesini belirtir: Hint sümbülünden elde edilen bir koku. Tek Mar, kadının kokuyu daha hızlı dökebilmesi için kabını kırdığını anlatır. Bu geniş kalpli cömertliğin belirtisidir.
4 Bazıları, "Bu sümbül kokusu neden boşa harcanıyor?" diye için için öfkelendiler,
5 "Bu sümbül yağı üç yüz dinardan fazlaya satılabilir, parası da yoksullara verilebilirdi." Böylece kadını kınadılar.
6 Ama İsa şöyle konuştu: "Kadını bırakın. Niçin onu tedirgin ediyorsunuz? O benim için yararlı bir şey yaptı.
10 On İkiler'den biri olan Yahuda İşkariyot, İsa'yı başkâhinlerin eline vermek için onlara gitti.
11 Başkâhinler Yahuda'nın önerisini duyunca sevindiler ve kendisine para vaadinde bulundular. Yahuda İsa'yı ele vermek için uygun ortamı kollamaya başladı.
12 Mayasız Ekmek Bayramı'nın ilk günü --Fısıh kurbanını kestikleri gün-- öğrenciler İsa'ya sordular: "Fısıh yemeğini yemek için nereye gidip hazırlık yapmamızı istiyorsun?"
14,12-16 Mat’ya göre İsa konuk kalmak istediği Yeruşalim’li adama kararını iletir, Mar’a göre ise bir işaret, görevlendirdiği iki öğrenciyi önceden hazırlamış bir odaya götürür. İşaretin ve hazırlığın önceden konuşulmuş olması mümkün olsa bile, 1Sa 10,2-5’ den etkilenen anlatım, olayları doğaüstü bir öngörünün sonucu olarak anlatır. Ayrıca bu hikâyenin şekli ile İsa’nın Yeruşalim’e Giriş’in hazırlıkları arasındaki yakınlığa da dikkat edilmeli, Mar 11,1-6.
13 İsa öğrencilerinden ikisini görevlendirerek, "Kente gidin" dedi, "Sizi testiyle su taşıyan bir adam karşılayacak. Onu izleyin.
21 İnsanoğlu kararlaştırılan yolda gidiyor; tıpkı kendisine ilişkin yazılmış olduğu gibi. Ama İnsanoğlu'nu ele verenin vay başına! O kişi hiç doğmasaydı kendisi için daha iyi olurdu."
31 Ama Petrus daha da ateşli bir biçimde sözünü sürdürdü: "Seninle birlikte ölmem gerekse bile, seni hiçbir zaman yadsımayacağım!" Öbür öğrenciler de aynı şekilde konuştular.
41 Üçüncü kez geri gelip onlara, "Hâlâ uykuda mısınız, hâlâ dinleniyor musunuz?" dedi, "Bu kadar yeter. İşte saat geldi. İnsanoğlu günahlıların eline veriliyor.
42 Kalkın gidelim. Bakın, beni ele veren yaklaştı."
43 Hemen o anda, O daha sözünü bitirmeden, On İkiler'den biri olan Yahuda oraya geldi. Yanında kılıçlarla, sopalarla silahlanmış bir kalabalık vardı. Bunları başkâhinler, dinsel yorumcular ve ileri gelenler göndermişti.
44 İsa'yı ele veren, onlara bir işaret vererek, "Kimi öpersem, aradığınız O'dur" dedi, "O'nu tutuklayın ve güvenlik altına alıp götürün."
45 Yahuda oraya varır varmaz hiç duraksamadan İsa'nın yanına gitti. "Ya Rabbi!" diyerek O'nu öptü.
46 Bunun üzerine İsa'yı yakalayıp tutukladılar.
47 Orada bulunanlardan biri kılıcına davrandı, başkâhinin kölesine vurduğu gibi onun kulağını kesti.
48 İsa onlara, "Beni yakalamak için eşkıyaya karşı çıkarcasına kılıçlarla, sopalarla gelmek mi gerekirdi?" dedi,
49 "Her gün tapınakta aranızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu Kutsal Yazılar yerine gelsin diye oldu."
50 Bunun üzerine öğrencilerin tümü O'nu bırakıp kaçtılar.
51 Çıplak bedenine keten bez kuşanmış bir genç O'nun ardından gidiyordu. Onu tuttular.
14,51 bir genç: Birçok yorumcuya göre incilcinin kendisi.
52 Ama o, keten bezi bırakıp çırılçıplak oradan kaçtı.
63 Bunun üzerine başkâhin kaftanını yırtarak şöyle dedi: "Bundan böyle tanıklara ne gerek var?
64 İşte sövgüyü işittiniz. Yargınız nedir?" Hepsi de O'na ölüm cezasının uygun olduğunu bildirdi.
65 Bazıları O'na tükürmeye başladı. Yüzünü örttüler, yumrukladılar ve kendisine, "Peygamberlikte bulun bakalım!" dediler. Görevliler de O'nu alıp tokatladılar.
14,65 yüzünü örttüler: Bazı metinlerde yoktur. Bazıları “Peygamber olduğunu göster”(harfiyen: “peygamberlik et”) yerine “peygamberlik et, Mesih: Sana vuran kimdir?” diye yazar, bu da Mat 26,68 ve Luk 22,64’ den etkilenmiştir. Mar örtülme ve sorudan bahsetmiyorsa, olay peygamberlikte bulunma özelliğini kaybedip, Yşa 50,6’ da önceden bildirilmiş, peygambere yapılan alayı gösterir.
66 Petrus aşağıda avluda bulunduğu sırada, başkâhinin hizmetçilerinden bir kız yaklaştı.
67 Petrus'u ısınmakta görünce gözlerinin içine bakarak, "Sen de Nasıralı İsa'yla birlikteydin" dedi.
68 Ama o bunu yadsıyarak, "Ne demek istediğini bilmiyorum da, anlamıyorum da" dedi. Sonra avlunun dış bölümüne çıktı [ve horoz öttü].
14,68 ve horoz öttü: Petrus’u etkilemeyen bu ilk horoz ötüşü ve Petrus’un dışarı çıkması garip gözüktüğünden belki sırf bir inkâr ediliş ve horoz ötüşünden sonra Petrus’un çekilmesini içeren ilkel bir anlatımdır. Bu ilkel anlatımın başka kaynaklar kullanılarak iki paralel anlatımla birleştirildikten sonra geleneksel üç inkâr ortaya çıkar, Mar 14,30p.72p; bknz. Yuh 13,38;Yuh 21,15-17. Mar’da daha belirgin olan bu metinlerin bağlantısı, ilk horoz ötüşünden bahsetmeyip Petrus’un dışarı çıkışını da hafifleten Mat ve Luk’da belli olmuyor. Yuh’da ise ilk inkâr ediliş, Mar 18,17, diğer ikisinden, Mar 18,25-27, da ha belirgin kaldığı için, Petrus’un dışarı çıkmasını daha anlaşılabilir kılar.
69 Hizmetçi kız onu görünce, orada duranlara, "Bu adam da onlardandır" diye yineledi.
70 Ama Petrus yine yadsıdı. Az sonra, orada duranlar Petrus'a, "Gerçekten sen de onlardan birisin" dediler, "Baksana, Galileli'sin."
71 Bunun üzerine Petrus, "Sözünü ettiğiniz adamı tanımıyorum" diyerek lanet etmeye, ant içmeye başladı.
72 Hemen o anda ikinci kez horoz öttü. Petrus İsa'nın kendisine söylediği sözü anımsadı: "Horoz iki kez ötmeden önce üç kez beni yadsıyacaksın." Bunun üzerine ağlamaya başladı.
1 Sabahleyin gün ağarır ağarmaz başkâhinler ileri gelenleri, dinsel yorumcuları ve Yüksek Kurul'un tümünü toplantıya çağırarak görüştüler. İsa'yı zincire vurarak götürüp Pilatus'a teslim ettiler.
15,9 Mar’da kalabalık, İsa’yı düşünmeden, bir tutuklunun serbest bırakılması için vali konağına gelir. Pilatus ise kendisini bu zor durumdan kurtarabilmek için halkın bu dileğinden istifade ederek İsa’yı serbest bırakmayı teklif eder, ancak bu uyanıklığı Bar Abbas ismi veren Kâhinler tarafından etkisiz kılınıyor. Bu ince ayrıntılar Mat 27,17’ de kaybolmuştur, orada beceriksiz gösterilen Pilatus’un kendisi, halkın İsa ile Bar Abbas arasında seçim yapmalarını teklif eder.
10 Çünkü başkahinlerin İsa'yı çekememezlik yüzünden tutuklayıp teslim ettiklerini biliyordu.
11 Ama başkâhinler, valinin Bar Abbas'ı salıvermesi için halkı kışkırttılar.
12 Pilatus yeni baştan onlara sordu: "Öyleyse, Yahudiler'in Kralı dediğiniz kişiyi ne yapayım?"
13 Bağırarak, "Çarmıha ger!" diye yanıtladılar.
14 Pilatus sordu: "Ne kötülük yaptı ki?" Ama onlar daha yüksek sesle bağırdılar: "Çarmıha ger!"
15 Pilatus halkı memnun etmek isteyerek onlar için Bar Abbas'ı salıverdi. İsa'yı kırbaçlattıktan sonra, çarmıha gerilsin diye teslim etti.
20b O'na kendi giysilerini giydirip çarmıha germeye götürdüler.
21 Kırdan dönen Kireneli Simun --İskender ile Rufus'un babası-- oradan geçiyordu. İsa'nın haçını taşısın diye onu zorladılar.
15,21 Mar incilinin Roma cemaatleri için yazılmış olabileceği göz önünde bulundurulduğunda İskender ve Rufus belki bu cemaatte tanınmış kişilerdi, bknz. Rom 16,13.
22 İsa'yı Golgota --anlamı Kafatası'dır-- denen yere getirdiler.
23 O'na mürle karışık şarap verdiler. Ama içmedi.
24 İsa'yı çarmıha gerdiler. Kime ne düşecek diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.
33 Öğleyin on ikiden on beşe dek tüm ülkeyi karanlık kapladı.
34 Saat on beşte İsa yüksek sesle bağırdı: "Eloi, Eloi, lama sabaktani?" Bu, "Tanrım, Tanrım, neden beni bıraktın?" anlamına gelir.
15,34 Eloi: Aramice’de “elahi” olan kelime, belki İbranice “elohim”in etkisiyle Yunanca’da “eloi” diye yazıldı. Mat’nın kullanmış olduğu İbranice “eli” kelimesi ise askerlerin kelime oyununu daha anlaşılır hale getirir.
35 Orada duranlardan bazıları bunu duyunca, "bak, İlyas'a sesleniyor" dediler.
36 Biri koşup bir sünger kaptı, sirkeye daldırıp bir kamışa takarak İsa’nın ağzına uzattı. "Bırakın bakalım, İlyas gelip onu aşağı indirecek mi?" diyerek laf attı.
37 İsa yüksek sesle bağırıp ruhunu teslim etti.
38 O anda tapınağın perdesi yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye ayrıldı.
39 İsa'nın çarmıhı karşısında duran yüzbaşı, O'nun ruhunu nasıl teslim ettiğini görünce, "Bu adam gerçekten Tanrı’nın Oğlu'ydu" dedi.
15,39 Tanrı’nın Oğlu’ydu: Her ne kadar Romalı yüzbaşının bu kelimeyi Hristiyan anlamında kullanmış olması mümkün değilse de, Mar bu sözlerde bir putperestin İsa’nın insandan üstün olduğunun tanıklığını görür.
41 İsa Galile'deyken O'nun ardından gitmişler, kendisine hizmet sunmuşlardı. Bun-lardan başka, İsa'yla birlikte Yeruşalim'e gelen daha birçok kadın vardı.
42 Akşam olunca --daha Şabat öncesi, Hazırlık Günü'ydü-
43 Arimatealı Yusuf geldi. Saygıdeğer bir Yüksek Kurul üyesiydi. O da Tanrı'nın Hükümranlığı'nın gelişini bekliyordu. Yusuf cesaretini toplayarak Pilatus'a gitti, İsa'nın cesedini istedi.
1 Şabat Günü sona erince, Magdalalı Meryem, Yakup'un annesi Meryem ve Salome gidip İsa'nın cesedine sürmek için kokular satın aldılar.
16,1 İsa’nın cesedine sürmek için: Mar ve takibinde Luk’da mezarı ziyaret eden kadınların merhem sürme amacı, Mat 28,1 ve Yuh 20,1’ in söz ettiği yas ziyaretinden daha az olasıdır: Mezarı cenazeden bir buçuk gün sonra açmak, geleneklerin çok dışına çıkar ve İsa’nın bedenine merhem sürme isteği ve Yuh 19,39d’ deki anlatılan Arimatea’lı Yusuf ve Nikodimus’un uğraşılarını birbirleriyle uyumlu hale getirmek zordur. Fakat Mat 26,12p;Yuh 12,7 kendine özgü anlatım şekilleriyle, İsa’nın defnedilmesi ilk cemaatlerinin yakın ilgisini çektiğini ve bu olayı farklı şekillerde açıkladıklarını gösterir.
2 Haftanın ilk günü sabah erkenden, güneş doğarken mezara geldiler.
16,2 güneş doğarken: Bazı metinlerde: “güneş doğduktan sonra”.
3 Birbirlerine, "Kim bize yardım edip mezarın ağzından taşı yuvarlayacak?" diyorlardı.
4 Bir de baktılar ki, o koskoca taş yerinden yuvarlanmış!
5 Mezarın içine girdiklerinde, sağda genç birinin oturduğunu gördüler. Bembeyaz bir giysi kuşanmıştı. Kadınlar şaşkına döndüler.
6 Genç adam onlara, "Şaşkınlığa kapılmayın" dedi, "Çarmıha gerilen Nasıralı İsa'yı arıyorsunuz. O dirildi. Burada değil. Kendisini yatırdıkları yeri görün.
7 Şimdi gidin, öğrencilerine ve Petrus'a bildirin. 'Sizden önce Galile’ye gidecektir. Size bildirdiği gibi O'nu orada göreceksiniz' deyin."
8 Kadınlar mezardan çıkıp koşa koşa oradan uzaklaştılar. Şaşırmışlardı, titriyorlardı. Kimseye bir şey söylemediler. Çünkü korkuya kapılmışlardı.
16,8 kimseye bir şey söylemediler: Mat 28,8;Luk 24,10.22d ve Yuh 20,18’ e göre yine de konuştular. Belki Mar, incilinin kaybolan son bölümünde (bkz. sonraki not) bu duruma açıklık getirmiştir. Belki de inciline görünümler hakkında anlatış eklemek istemediğinden dolayı kadınların ilanını bilerek aktarmamıştır.
9 [İsa haftanın ilk günü sabah erkenden dirilince, ilkin Magdalalı Meryem'e göründü. Ondan yedi cin çıkarmıştı.
16,9-20 “Markus İncili’nin Sonu”, a. 9-20, Kutsal Yazılar’a dâhildir ve kanonik geçerliliği var. Bu, bu bölümün Mar tarafından yazılmış olduğunu zorunlu kılmaz. Gerçekten de bu bölümün ilk Mar inciline dâhil olup olmadığı tartışma konusudur. Zorluklar önce elyazılı metinlerle ilgilidir. Aralarında Kodex Vaticanus ve Kodex Sinaiticus gibi önemli el yazılarının da bulunduğu bazı yazılarda bugünkü son bulunmuyor. Bir el yazısı ise buradaki son bölümden daha kısa bir son aktarır ve a. 8’den sonra şöyle devam eder: “Bütün buyrulanları Petrus’un etrafındakilere kısaca ilan ettiler. Daha sonra İsa’nın kendisi de onlar aracılığıyla sonsuz kurtuluşun kutsal ve tükenmeyen müjdesini doğudan batıya kadar yaydı.” Dört el yazı hem kısa hem uzun sonu yan yana koyarlar. Bunun yanı sıra a. 8 ile a. 9 arasındaki geçiş çok keskindir. Bundan dolayı sıkça Mar incilinin ilk sonunun bilinmeyen bir nedenle kaybolduğu ve oluşan boşluğu doldurmak amacıyla bugünkü sonun yazıldığı öne sürülür. Fakat tahmin edilen bu ilk son tanıdığımız el yazıların hiç birinde bulunmuyor. Bu nedenle günümüz araştırmacılar, Mar 16,8’ de incilin asıl sonunu görür. Dirilmiş İsa’nın görünümlerinin özeti olan bugünkü son ise Mar’dan alışık olduğumuz ayrıntılı ve elle tutulur şekilden farklıdır. Bugünkü son, daha ikinci yüzyılda yaşayan Tatian ve İrenaeus tarafından tanınıyordu ve bugün bilinen çoğu el yazısında bulunmaktadır. Mar tarafından yazıldığı kanıtlanamazsa dahi “ilk Hristiyan nesillerin sahi tanıklığıdır.”
13 Onlar da gidip öbürlerine haber verdiler. Bunların sözüne de inanmadılar.
14 İsa bundan sonra, sofrada oturan On Birler'e göründü, imansızlıklarını ve katı yürekliliklerini kınadı. Çünkü O'nun dirildiğini görenlere inanmamışlardı.