3 İnsanların göklerin altında geçirdiği birkaç günlük ömürleri boyunca, yapacakları iyi bir şey olup olmadığını görünceye dek, bilgeliğimin önderliğinde, bedenimi şarapla nasıl canlandırayım, akılsızlığı nasıl ele alayım diye düşündüm durdum.
4 Büyük işlere girdim. Kendime evler inşa ettim, bağlar diktim.
10 Gözümün dilediği hiçbir şeyi kendimden esirgemedim. Gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. Yaptığım her işten zevk aldı gönlüm. Bütün emeğimin ödülü bu oldu.
11 Yaptığım bütün işlere, çektiğim bütün emeklere bakınca, gördüm ki, hepsi boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. Güneşin altında hiçbir kazanç yokmuş.
Bilgelik Akılsızlıktan Üstündür
12 Sonra bilgelik, delilik, akılsızlık nedir diye baktım; çünkü kralın yerine geçecek kişi zaten yapılanın ötesinde ne yapabilir ki?
13 Işığın karanlıktan üstün olduğu gibi bilgeliğin de akılsızlıktan üstün olduğunu gördüm.
14 Bilge nereye gittiğini görür, ama akılsız karanlıkta yürür. İkisinin de aynı sonu paylaştığını gördüm.
17 Böylece hayattan nefret ettim. Çünkü güneşin altında yapılan iş çetindi bence. Her şey boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
18 Güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. Çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım.
19 Kim bilir, bilge mi olacak, akılsız mı? Güneşin altında bilgeliğimi kullanarak harcadığım bütün emek üzerinde saltanat sürecek. Bu da boş.
20 Bu yüzden güneşin altında harcadığım onca emeğe üzülmeye başladım.
21 Çünkü biri bilgelik, bilgi ve beceriyle çalışır, sonunda her şeyini hiç emek vermemiş başka birine bırakmak zorunda kalır. Bu da boş ve büyük bir hüsrandır.
22 Çünkü ne kazancı var adamın, güneşin altında harcadığı bunca emekten, bunca kafa yormaktan?
23 Günler boyunca çektiği zahmet acı ve dert doğurur. Gece bile içi rahat etmez. Bu da boş.
24 İnsan için yemekten, içmekten ve yaptığı işten zevk almaktan daha iyi bir şey yoktur. Gördüm ki, bu da Tanrı'dandır.
26 Çünkü Tanrı bilgiyi, bilgeliği, sevinci hoşnut kaldığı insana verir. Günahkâra ise, yığma, biriktirme zahmeti verir; biriktirdiklerini Tanrı'nın hoşnut kaldığı insanlara bıraksın diye. Bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
13 Her insanın yiyip içmesi, yaptığı her işle doyuma ulaşması bir Tanrı armağanıdır.
14 Tanrı'nın yaptığı her şeyin sonsuza dek süreceğini biliyorum. Ona ne bir şey eklenebilir ne de ondan bir şey çıkarılabilir. Tanrı insanların kendisine saygı duymaları için bunu yapıyor.
19 Çünkü insanların başına gelen hayvanların da başına geliyor. Aynı sonu paylaşıyorlar. Biri nasıl ölüyorsa, öbürü de öyle ölüyor. Hepsi aynı soluğu taşıyor. İnsanın hayvandan üstünlüğü yoktur. Çünkü her şey boş.
22 Sonuçta insanın yaptığı işten zevk almasından daha iyi bir şey olmadığını gördüm. Çünkü onun payına düşen budur. Kendisinden sonra olacakları görmesi için kim onu geri getirebilir?
6 Rahat kazanılan bir avuç dolusu zahmetle, rüzgarı kovalamaya kalkışarak kazanılan iki avuç dolusundan daha iyidir.
Yalnızlığın Anlamsızlığı
7 Güneşin altında bir boş şey daha gördüm:
8 Yalnız bir adam vardı, oğlu da kardeşi de yoktu. Çabaları dinmek nedir bilmezdi, gözü zenginliğe doymazdı. "Kimin için çalışıyorum, neden kendimi zevkten yoksun bırakıyorum?" diye sormazdı. Bu da boş ve çetin bir zahmettir.
9 İki kişi bir kişiden iyidir, çünkü emeklerine iyi karşılık alırlar.
15 Güneşin altında yaşayan herkesin kralın yerine geçen genci izlediğini gördüm.
16 Yeni kralın yönettiği halk sayısız olabilir. Yine de sonrakiler ondan hoşnut olmayabilir. Gerçekten bu da boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır.
5
Tanrı’ya Karşı Tutumumuz
1 Tanrı'nın evine gittiğinde davranışına dikkat et. Yaptıkları kötülüğün farkında olmayan akılsızlar gibi kurban sunmak için değil, dinlemek için yaklaş.
2 Ağzını çabuk açma, Tanrı'nın önünde hemen konuya girme, çünkü Tanrı gökte, sen yerdesin, bu yüzden, az konuş.
8 Bir yerde yoksullara baskı yapıldığını, adaletin ve doğruluğun çiğnendiğini görürsen şaşma; çünkü üstü gözeten daha üst biri var, onların da üstleri var.
13 - 14 Güneşin altında acı bir kötülük gördüm: Sahibinin zararına biriktirilen ve bir talihsizlikle yok olup giden servet. Böyle bir servet sahibi baba olsa bile, oğluna bir şey bırakamaz.
15 Anasının rahminden çıplak çıkar insan. Dünyaya nasıl geldiyse öyle gider, emeğinden hiçbir şey götürmez elinde.
16 Dünyaya nasıl geldiyse öyle gider insan. Bu da acı bir kötülüktür. Ne kazancı var yel için zahmet çekmekten?
17 Ömrü boyunca büyük üzüntü, hastalık, öfke içinde karanlıkta yiyor.
18 Gördüm ki, iyi ve güzel olan şu: Tanrı'nın insana verdiği birkaç günlük ömür boyunca yemek, içmek, güneşin altında harcadığı emekten zevk almak. Çünkü insanın payına düşen budur.
19 Üstelik Tanrı bir insana mal mülk veriyor, onu yemesi, ödülünü alması, yaptığı işten mutluluk duyması için ona güç veriyorsa, bu bir Tanrı armağanıdır.
20 Bu yüzden insan, geçen ömrünü pek düşünmez. Çünkü Tanrı onun yüreğini mutlulukla meşgul eder.
6
1 Güneşin altında insana ağır gelen bir kötülük gördüm:
2 Adam vardır, Tanrı kendisine mal, mülk, saygınlık verir, yerine gelmeyecek isteği yoktur. Ama Tanrı yemesine izin vermez; bir yabancı yer. Bu da boş ve acı bir derttir.
3 Bir adam yüz çocuk babası olup uzun yıllar yaşamış, ama uzun ömrüne karşılık, zenginliğin tadını çıkaramamış, bir mezara bile gömülmemişse, düşük çocuk ondan iyidir derim.
4 Çünkü düşük çocuk boş yere doğuyor, karanlık içinde geçip gidiyor, adı karanlığa gömülüyor.
5 - 6 Ne güneş yüzü görüyor, ne de bir şey tanıyor. Öbür adam iki kez biner yıl yaşasa bile mutluluk duymaz, düşük çocuk ondan rahattır. Hepsi aynı yere gitmiyor mu?
7 İnsan hep boğazı için çalışır, yine de doymaz.
8 Bilgenin akılsızdan ne üstünlüğü var? Yoksul başkasına nasıl davranacağını bilmekle ne yarar sağlar?
11 Söz çoğaldıkça anlam azalır, bunun kime yararı olur?
12 Çünkü gölge gibi gelip geçen kısa ve boş ömründe insana neyin yararlı olduğunu kim bilebilir? Bir adama kendisinden sonra güneşin altında neler olacağını kim söyleyebilir?
21 İnsanların söylediği her söze aldırma, yoksa uşağının bile sana sövdüğünü duyabilirsin.
22 Çünkü sen de birçok kez başkalarına sövdüğünü pekala biliyorsun.
23 Bütün bunları bilgelikle denedim: "Bilge olacağım" dedim. Ama bu beni aşıyordu.
24 Bilgelik denen şey uzak ve çok derindir, onu kim bulabilir?
25 Böylece, bilgelik ve çözüm aramaya, incelemeye, kavramaya, kötülüğün akılsızlık, akılsızlığın delilik olduğunu anlamaya kafa yordum.
26 Kimi kadını ölümden acı buldum. O kadın ki, kendisi tuzak, yüreği kapan, elleri zincirdir. Tanrı'nın hoşnut kaldığı insan ondan kaçar, günah işleyense ona tutsak olur.
8 Rüzgarı tutup ona egemen olmaya kimsenin gücü yetmediği gibi, ölüm gününe egemen olmaya da kimsenin gücü yetmez. Savaştan kaçış olmadığı gibi, kötülük de sahibini kurtaramaz.
15 Mutluluğu övgüye değer buldum. Çünkü güneşin altında insan için yiyip içmekten, mutlu olmaktan daha iyi bir şey yoktur. Çünkü Tanrı'nın güneşin altında kendisine verdiği ömür boyunca çektiği zahmetten insana kalacak olan budur.
16 Bilgeliği ve dünyada çekilen zahmeti anlamak için kafamı yorunca -öyleleri var ki, gece gündüz gözüne uyku girmez-
17 Tanrı'nın yaptığı her şeyi gördüm. İnsan güneşin altında olup bitenleri keşfedemez. Arayıp bulmak için ne kadar çaba harcarsa harcasın, yine de anlamını bulamaz. Bilge kişi anladığını söylese bile gerçekten kavrayamaz.
1 Böylece bütün bunları düşünüp taşındım ve şu sonuca vardım: Doğrular, bilgeler ve yaptıkları her şey Tanrı'nın elindedir. Onları sevginin mi, nefretin mi beklediğini kimse bilmez.
2 Herkesin başına aynı şey geliyor. Doğrunun, iyinin, kötünün, temizin, kirlinin, kurban sunanla sunmayanın başına gelen şey aynı. İyi insana ne oluyorsa, günahlıya da oluyor; ant içene ne oluyorsa, ant içmekten korkana da aynısı oluyor.
3 Güneşin altında yapılan işlerin tümünün kötü yanı şu ki, herkesin başına aynı şey geliyor. Üstelik insanların içi kötülük doludur, yaşadıkları sürece içlerinde delilik vardır. Ardından ölüp gidiyorlar.
4 Yaşayanlar arasındaki herkes için umut vardır. Evet, sağ köpek ölü aslandan iyidir!
5 Çünkü yaşayanlar öleceğini biliyor, ama ölüler hiçbir şey bilmiyor. Onlar için artık ödül yoktur, anıları bile unutulmuştur.
6 Sevgileri, nefretleri, kıskançlıkları çoktan bitmiştir. Güneşin altında yapılanlardan bir daha payları olmayacaktır.
7 Git, sevinçle ekmeğini ye, neşeyle şarabını iç. Çünkü yaptıkların baştan beri Tanrı'nın hoşuna gitti.
8 Giysilerin hep ak olsun. Başından zeytinyağı eksilmesin.
9 Güneşin altında Tanrı'nın sana verdiği boş ömrün bütün günlerini, bütün anlamsız günlerini sevdiğin karınla güzel güzel yaşayarak geçir. Çünkü hayattan ve güneşin altında harcadığın emekten payına düşecek olan budur.
10 Çalışmak için eline ne geçerse, var gücünle çalış. Çünkü gitmekte olduğun ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve bilgelik yoktur.
11 Güneşin altında bir şey daha gördüm: Yarışı hızlı koşanlar, savaşı yiğitler, ekmeği bilgeler, serveti akıllılar, beğeniyi bilgililer kazanmaz. Ama zaman ve şans hepsinin önüne çıkar.
12 Dahası insan kendi vaktini bilmez: Balığın acımasız ağa, kuşun kapana düştüğü gibi, insanlar da üzerlerine ansızın çöken kötü zamana yakalanırlar.
6 Tohumunu sabah ek, akşam da elin boş durmasın. Çünkü bu mu iyi, şu mu, yoksa ikisi de aynı sonucu mu verecek, bilemezsin.
7 Işık tatlıdır, güneşi görmek güzeldir.
8 Evet, insan uzun yıllar yaşarsa, sevinçle yaşasın. Ama karanlık günleri unutmasın, çünkü onlar da az değil. Gelecek her şey boştur.
Gençliğinin Değerini Bil
9 Ey delikanlı, gençliğinle sevin, bırak gençlik günlerinde yüreğin sevinç duysun. Gönlünün isteklerini, gözünün gördüklerini izle, ama bil ki, bütün bunlar için Tanrı seni yargılayacaktır.
10 Öyleyse at tasayı yüreğinden, uzaklaştır derdi bedeninden. Çünkü gençlik de dinçlik de boştur.
12
1 Bu yüzden zor günler gelmeden, "Zevk almıyorum" diyeceğin yıllar yaklaşmadan, güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan, ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönmeden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa.
3 O gün, evi bekleyenler titreyecek, güçlüler eğilecek, öğütücüler azaldığı için duracak, pencereden bakanlar kararacak.
4 Değirmen sesi yavaşlayınca, sokağa açılan çift kapı kapanacak, insanlar kuş sesiyle uyanacak, ama şarkıların sesini duyamayacaklar.
5 Dahası yüksek yerden, sokaktaki tehlikelerden korkacaklar; badem ağacı çiçek açacak, çekirge ağırlaşacak, tutku zayıflayacak. Çünkü insan sonsuzluk evine gidecek, yas tutanlar sokakta dolaşacak.