4 Soylulara, kralın oğullarına, ileri gelen yaşlı kişilere, yani tüm ulusa, özellikle Güney Irmağı'nın yanında Babil'de yaşayanlara okudu.
5 Okunanları duyunca herkes ağladı, oruç tuttu, Rabbi'ne dua etti.
6 Ellerinden geldiği kadar para topladılar.
7 Bu para Şallum oğlu, Hilkiya oğlu Kâhin Yehoyakim'e, öbür kâhinlere ve onlarla birlikte bulunan insanlara verilmek üzere Yeruşalim'e gönderildi.
8 Baruk Sivan'ın onuncu günü Rab'bin evinin kaplarını ele geçirmiş, tapınaktan alınmış olan bu kapları Yahuda ülkesine geri götürmüştü. Bu gümüş kapları Yahuda Kralı Yoşiya oğlu Sidkiya yaptırmıştı.
9 O günlerde Babil Kralı Nebukadnessar, Yehoyakin'i, prensleri, maden işçilerini, soyluları ve halkı Yeruşalim'den Babil'e sürgün etmişti.
10 Şöyle yazdılar: Sizlere para gönderiyoruz. Bu parayla kurban keser, günahlardan bağışlanmanızı diler, buhur yakarsınız. Sunakta Rabbiniz'e sunu sunarsınız.
11 Babil Kralı Nebukadnessar'la oğlu Belşassar'ın uzun ömürlü olmaları için dua edin. Bu dünyada geçirdikleri günler cennetteki gibi mutlulukla sürüp gitsin.
12 Bizlere güç ve anlayış vermesi için Rabbimiz'e dua edin, böylece yaşamımızı Babil Kralı Nebukadnessar'la oğlu Belşassar'ın koruması altında geçirelim. Onlara uzun süre hizmet ederek onların gözüne girelim.
13 Ayrıca kendisine karşı günah işlediğimiz için Rabbimiz Tanrı'ya dua edin, Rabbimiz'in öfkesi, hiddeti dinsin.
14 Sonuç olarak, bunlarla beraber size gönderdiğimiz kitabı yüksek sesle okumalısınız. Bayram günlerinde ve önemli toplantı günlerinde Rabbin evinde herkesin önünde günahlarınızı itiraf etmelisiniz.
Günah İkrarı
15 Şöyle diyeceksiniz: Doğruluk Rabbimiz Tanrı'ya özgüdür. Bugünkü utancımız da bize özgüdür. Yahuda ulusuna, Yeruşalim halkına,
20 Rab'bin, atalarımızı Mısır'dan çıkararak zevk dolu bir ülkeye götürmek üzere olduğu gün, kulu Musa aracılığıyla bizi lanetlemesi ve öbür felaketler bugün kendini gösterdi, tüm acıları bugün çekiyoruz.
1 Bu nedenle Rab hakkımızda -İsrail'i yöneten yargıçlarımız, krallarımız, önderlerimiz, İsrail ve Yahuda'daki erkeklerimiz hakkında- verdiği hükmü yerine getirdi.
11 Şimdi, Rabbimiz, İsrail'in Tanrısı, sen güçlü beceriyle, belirtilerle, doğaüstü olaylarla, büyük güçle ve uzanmış kolla ulusunu Mısır ülkesinden dışarı çıkarttın. Kendine ünlü bir ad yaptın.
18 Ama acı içinde olan, başı eğik, dermansız kendi yolunda giden, bakışlarında umudunu yitirdiği görülen kişi seni över ve buyruklarını yerine getirir Rabbim.
22 Ama Rabbiniz'in sesini dinlemezseniz ve Babil Kralı'na teslim olmazsanız,
23 Yahuda kentlerinde, Yeruşalim sokaklarında sevinç ve mutluluk çığlıklarını, gelin ve güvey seslerini susturacağım. Bütün ülke, içinde kimsenin yaşamadığı boş bir çöle dönüşecek."
24 Ama biz sesini dinleyip Babil Kralı'na teslim olmadık. Sen de kulların peygamberler aracılığıyla yapacağını bildirdiğin ve söz verdiğin şeyleri yerine getirdin: Krallarımızla atalarımızın kemiklerinin mezarlarından dışarı atılacaklarını söylemiştin.
25 Gerçekten onların kemikleri günün sıcağında ve gecenin ayazında havaya fır-latıldı. İnsanlar açlıktan, vebadan ve kılıçtan geçirilerek korkunç acılar içinde öldüler.
34 O zaman onları, İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a ant içerek söz verdiğim ülkeye geri götüreceğim. Onlar bu ülkenin efendisi olacaklar. Onların sayısını arttıraca-ğım, sayıları hiç azalmayacak.
35 Onlarla sonsuza dek sürecek bir antlaşma yapacağım. Ben onların Tanrısı olaca-ğım, onlar da benim ulusum olacak. Ulusum olan İsrail'i, ona vermiş olduğum ülkeden bir daha asla çıkartmayacağım."
4 Her Şeye Gücü Yeten Rabbim, İsrail'in Tanrısı, İsrail'de ölümü yakın olanların duasını dinle. Sana karşı günah işleyenlerin ve Rableri Tanrı'nın sesini dinlemeyenlerin oğullarını dinle, bu nedenle başımıza felaketler geldi.
5 Atalarımızın yaptığı kötülükleri aklına getirme, ama kendi kudretini ve adını anımsa.
6 Kuşkusuz sen Rabbimiz Tanrı'sın ve seni övmek istiyoruz Rabbim.
7 Çünkü sen yüreklerimizi saygıyla doldurdun ve adını çağırmamız için bizi yüreklendirdin. Sürgündeyken seni övmeyi çok istiyoruz, çünkü sana karşı günah işleyen atalarımızın kötü isteklerini yüreklerimizden attık.
8 Bugünkü durumumuza bak, bizler şimdiye dek sürgündeyiz. Sen bizleri dört bir yana dağıttın, tiksinti veren, lanetlenmiş, mahkûm biri gibi. Rabbimiz Tanrı'yı terkeden atalarımızın yaptığı kötülükleri böylece cezalandırdın.
14 Bilginin, gücün nerede olduğunu öğren, Usun nerede olduğunu öğren. Böylece günlerin uzunluğunu, Yaşamın nerede olduğunu öğren, Göz ışığının ve barışın nerede olduğunu öğren.
15 Ama onun nerede yaşadığını kim biliyor? Onun hazinelerle dolu evine kim girdi?
23 Hacer'in oğulları dünya bilgeliğini ararken, Merran ve Teman'daki tüccarlar, Masal anlatanlar, filozoflar, Bunlardan hiçbiri bilgeliğe giden yolu bulamadı, Ya da onun nerede yürüdüğünü bilemedi.
33 Işığı gönderiyor ve ışık gidiyor, Geri çağırıyor ve ışık titreyerek boyun eğiyor.
34 Yıldızlar zamanı gelince sevinçle parlıyor, Onları çağırdığı zaman yanıt veriyorlar: "Biz buradayız" diyorlar, Kendilerini yaratan için kıvançla parlıyorlar.
9 Çünkü Tanrı'nın öfkesiyle karşılaştığını gören Yeruşalim Şöyle dedi: Siyon Dağı'nın komşuları, dinleyin, Tanrı bana büyük bir acı verdi.
10 Çocuklarımın tutsak edildiğini gördüm, Sonsuz Olan onların başına bu yıkımı getirdi.
11 Onları sevinçle yetiştirdim, Yaşlı gözlerle ve üzüntüyle onların gidişini seyrettim.
12 Hiçbiriniz beni övmesin, Ben, herkesin terk ettiği dul bir kadınım. Çocuklarımın günahlarından ötürü yalnız kaldım, Çünkü onlar Tanrı'nın yasasına sırt çevirdiler,
24 Tutsaklığınıza tanık olan Siyon Dağı'nın komşuları, Yakında Tanrı'nın sizi kurtardığını görecekler. O, her şeyi düzeltmek amacıyla araya girecektir, Sonsuz Olan'ın tüm görkemi ve parlaklığıyla.
25 Çocuklarım, Tanrı'dan gelen öfkeyi sabırla karşılayınız. Düşman canınızı yaktı, Ama yakında düşmanın yok olduğunu görecek, Ona boyun eğdireceksiniz.
37 Bak, giden oğullar eve dönüyor, Doğudan ve batıdan toplanarak eve dönüyorlar. Kutsal Olan'ın buyruğuna uyarak, Tanrı'nın ululuğu karşısında sevinçle coşarak.
5
1 Ey Yeruşalim, üzüntü ve çaresizlik giysilerini çıkartıp at, Tanrı'nın ululuğunun güzelliğini sonsuza dek kuşan,
3 Çünkü Tanrı senin görkemini Yeryüzündeki tüm uluslara göstermek istiyor.
4 Tanrı'nın sonsuza dek sana verdiği ad şöyle olacak: "Doğruluğun barışı, yüceliğin onuru."
5 Ayağa kalk, Yeruşalim, yükseklerde dur, Gözlerini doğuya çevir, Kutsal Olan'ın sözüyle Batıdan, doğudan toplanan oğullarına bak! Tanrı'nın onları anımsamasını Coşkun bir sevgiyle karşılıyorlar.
6 Seni bıraktıkları zaman yürüyerek gittiler, Beraberlerinde düşman vardı. Şimdi Tanrı onları sana geri gönderiyor, Görkemli biçimde geri gelen kraliyet prensleri gibi.
7 Çünkü Tanrı tüm yüksek dağların, Sonsuza dek var olan tepelerin alçalmasını buyurdu. Yeryüzünün aynı seviyede olması için Vadilerin doldurulmasını buyurdu. Böylece İsrail, Tanrı'nın ululuğu çerçevesinde, Güvenle ilerleyebilir.
9 Çünkü Tanrı'nın ululuğunun ışığı İsrail'e sevinçle yol gösterecek, Merhameti ve doğruluğu da beraberinde getirecektir.
6
1 Babil Kralı tarafından Babil'e tutsak götürülecek olanlara Yeremya'nın gönderdiği mektubun bir kopyasıdır. Yeremya, Tanrı'nın kendisine verdiği buyrukları onlara bildiriyordu.
2 Tanrı'ya karşı işlediğiniz günahlardan ötürü Babilliler'in Kralı Nebukadnessar tarafından Babil'e sürgün edileceksiniz.
3 Babil'e gittikten sonra orada uzun yıllar kalacaksınız, yedi kuşağa dek. Ondan sonra sizleri esenlik içinde evlerinize geri göndereceğim.
4 Babil'de gümüşten, altından ve tahtadan yapılmış, omuzlarda taşınan ve putperestleri dehşete düşüren tanrılar göreceksiniz.
5 Uyanık olun. Yabancıları taklit etmeyin, onların tanrılarından korkmayın. Bu tanrılara tapanların onların önünde ya da arkasında kalabalık bir halde yürüdüklerini göreceksiniz.
6 Tam tersine yüreklerinizde şöyle deyin: "Efendimiz, yalnız sana tapınmamız gerek."
7 Çünkü meleğim sizlerle beraberdir, yaşamınızı o yoklayacaktır.
9 Bu putperestler altın alırlar ve sanki süsü seven bir kıza verilecekmiş gibi, tanrıları için taç yaparlar.
10 Bazen kâhinler tanrılardan altın, gümüş aşırırlar ve bunu kendilerine harcarlar. Bazen de bunu tapınak fahişelerine armağan vermek için kullanırlar,
11 Gümüşten, altından ya da tahtadan yapılan bu tanrıları tıpkı insanmış gibi giydirirler.
12 Oysa bu tanrılar üzerlerindeki mor pelerinlere karşın kendilerini kurtlara ve kararmaya karşı koruyamazlar.
13 Onların yüzünün tozunu bile almak gerekir, çünkü tapınağın tozu onları iyice kaplar.
14 Bu tanrılardan birinin elinde, bir ilin valisiymiş gibi bir asa vardır. Yine de ken-disine saygısızlık edeni öldürme gücünden yoksundur.
15 Bir diğerinin sağ elinde kılıç ve balta vardır, yine de savaşa ve hırsızlara karşı çaresizdir, kendisini koruyamaz.
16 Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, bunlar tanrı değildir, onlardan korkmayın.
17 Herkesin kullandığı bir kap kırıldıktan sonra nasıl işe yaramazsa, tapınaklara yerleştirilen bu tanrılar için de durum aynıdır. Tapınağa girenlerin neden olduğu toz gözlerini doldurmuştur.
18 Krala saygısızlık ettiği için ölüme mahkûm edilen kişinin etrafındaki kapılar kilitlenir. Aynı biçimde hırsızlardan korkan kâhinler bu tanrıların tapınaklarına kol demiri ile kapanmış, sürgülenmiş kapılar yaptırmışlardır.
19 Tapınakta kâhinler kendi kullandıklarından daha fazla lamba yakarlar. Ama tanrılar bunlardan hiçbirini göremez.
20 Tapınaktaki direklerden biri gibidirler, söylendiğine göre, zeminden gelen beyaz karıncalar onları içten kemirir, süslü giysilerini de yer.
21 Tapınaktan yükselen dumanın yüzlerini kararttığını farketmezler.
22 Yarasalar, kırlangıçlar ve çeşitli kuşlar bedenlerinin ve başlarının üzerinde uçuşurlar. Kediler orada sinsi sinsi dolaşır.
23 Söylediklerimden anlayacağınız gibi, bunlar tanrı değildir, onlardan korkmayın.
24 Altın kaplama oldukları için oldukça süslüdürler. Ama biri kararan altını parlatmazsa, bu tanrılar kendi kendilerine parlayamazlar. Onların dökümü yapıldığı zaman, hiç bir şey hissetmediler.
25 Onlar için ne denli çok para ödenirse ödensin, kendilerinde hiçbir yaşam belirtisi yok.
26 Yürüyemedikleri için, insanların omuzlarında taşınıyorlar, bu da onların ne denli yararsız olduklarını gösteriyor.
27 Bu durum onlara tapınanlar için de utanç verici, çünkü yere düşerlerse onları yeniden kaldırmak zorundalar. Kaldırılınca, kendi kendilerine kımıldayamazlar. Biri onları eğri olarak yatırırsa, doğrulamazlar. Onlara verilen armağanlar tıpkı ölülere sunulan armağanlar gibidir.
28 Kâhinler onlara sunulan armağanları satar ve bundan kazanç sağlar. Öte yandan eşleri de kesilen kurbanların bir kısmını tuzlayarak saklar, ama yoksullara ya da güçsüzlere hiçbir şey vermez.
29 Tanrılar için kesilen kurbanlara gelince, âdet gören ya da doğum yapan kadınlar için bunlara dokunmanın bir sakıncası yoktur! Verdiğim örneklerden anlayaca-ğınız gibi bunlar tanrı değildir, onlardan korkmayınız.
30 Gerçekten onlara tanrı demek olanaksızdır. Kadınlar gümüşten, altından ya da tahtadan yapılmış bu tanrılara kurban kesmiyorlar mı?
31 Kâhinler kendi tapınaklarında, giysileri yırtılmış, saç ve sakalları tıraş olmuş durumda başı açık otururlar.
32 Halkın cenaze törenlerinde yaptığı gibi tanrıların önünde bağırıp çağırırlar.
33 Kâhinler tanrıların giysilerini alarak bunlarla eşlerini ve çocuklarını giydirirler.
34 Bu tanrılar, kendilerine yapılan iyi ya da kötü davranışlara hiçbir karşılık veremezler. Bundan öte, kralları tahta çıkartamazlar ya da tahttan indiremezler.
35 Ayrıca zenginlik ya da para dağıtmaya güçleri yetmez. Bir kişi onların önünde ant içer, ardından sözünde durmazsa, ondan hesap soramazlar.
36 Onlar insanı ölümden, güçsüzü güçlünün elinden kurtaramazlar.
37 Körlerin görebilmelerini sağlayamaz, başı belada olan birine yardım edemezler.
38 Dul kadına acıyamaz, yetime karşı eli açık davranamazlar.
39 Altın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrılar dağın kenarındaki taşlar kadar işe yarar. Onlara tapınan utanç duyacaktır.
40 Bu ortamda biri onların tanrı olduğunu nasıl düşünebilir ya da söyleyebilir? Kildaniler bile onları onurlandırmaz.
41 Dilsiz, konuşamayan birini bulurlarsa onu Bel'e götürürler ve adamın dilini çözmesini isterler, sanki onları duyuyormuş gibi!
42 Bir türlü gerçeği görüp bu tanrılardan vazgeçemezler. Sağduyudan o denli yoksundurlar.
43 Kadınlar, bellerinin etrafında iplerle sokaklarda otururlar, buhur gibi kepek yakarlar. Yoldan geçen bir erkek bu kadınlardan biriyle yatarsa, o da yanında oturan komşusuna takılır, çünkü kimse onunla yatmamış, belindeki ip kopartılmamıştır.
44 Bu tanrıların yanı başında gelişen tüm olaylar düzmecedir. Bu ortamda onların tanrı olduğunu biri nasıl düşünebilir ya da söyleyebilir?
45 Bu tanrıları dülgerler ya da kuyumcular yapmıştır, onlar neye karar verirlerse bu tanrılar da o biçimde ortaya çıkar.
46 Bunları yapanların yaşamı o denli uzun sürmez, onların yaptıkları şeyler nasıl tanrı olabilir?
47 Onların ardından gelen kuşaklara bıraktıkları miras kuruntudan ve hayal kı-rıklığından oluşmaktadır.
48 Savaş durumunda ya da bir felaket olunca, tanrılarla birlikte nerede saklanabileceklerini kâhinler aralarında görüşürler.
49 Kuşkusuz onların tanrı olmadığını herkes anlar, çünkü savaştan ya da fe-laketlerden kendilerini kurtaramazlar.
50 Ne olursa olsun, altın ya da gümüşle kaplı tahtadan yapılmışlardır, bunların düzmece olduğu böylece açıkça anlaşılmaktadır.
51 Uluslar ya da krallar açıkça anlar ki bunlar tanrı değildir, ancak insan elinin ürünüdür ve onlarda tanrısal etkinlik yoktur.
52 Şimdiye dek onların tanrı olmadığından kuşku duyan bir kişi bulunabilir mi?
53 Bir ülkeye kral atayamazlar, insanlar için yağmur yağdıramazlar,
54 kendi işlerini düzenleyemezler, hırsızlığa uğrayan kişiyi kurtaramazlar. Gökyüzü ile yeryüzü arasında uçan kargalar kadar çaresizdirler.
55 Altın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrıların bulunduğu tapınak yanacak olursa, kâhinler güvenli bir yer arayıp kaçışırlar. Oysa tahta tanrılar orada durup kiriş gibi yanarlar.
56 Onlar krala ya da düşmanlara karşı koyamazlar. Bu ortamda onların tanrı olduğunu biri düşünebilir ya da söyleyebilir mi?
57 Altın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrılar hırsızlara ya da çapulculara karşı koyamazlar.
58 Şiddete başvuran kişiler onların altın ya da gümüşünü çalabilir, giysilerini alıp gidebilir. Bu tanrılar kendi başlarının çaresine bile bakamazlar.
59 Bu düzmece tanrılardan biri olmaktansa, yürekliliğini gösteren bir kral ya da bir evde sahibinin işine yarayan bir kap olmak daha iyidir. Bu düzmece tanrılardan biri olmaktansa, içeridekileri koruyan bir ev kapısı olmak daha iyidir. Bu düzmece tanrılardan biri olmaktansa, sarayda bir tahta kolon olmak daha iyidir.
60 Güneş, ay ve yıldızlar parlaktır. Onların yapacağı bir iş vardır, onlar yumuşak başlıdır.
61 Aynı biçimde şimşek çakınca çok uzaklardan görünür, rüzgâr tüm ülkelerde eser.
62 Bulutlar Tanrı'nın buyruğuna uyup tüm dünyanın üstünden geçer.
63 Ateş yukarıdan verilen buyruğa uyarak dağları ve ormanları yakar. Ama bu tanrılar gösterişte ya da güçte onlara eşit değildir.
64 Bu ortamda kişi bunların tanrı olduğunu düşünemez ya da söyleyemez, çünkü adaleti sağlamaya ya da insanlara iyilik yapmaya bunların gücü yetmez.
150 nun için bunların tanrı olmadığını bildiğinize göre, onlardan korkmayın.
66 Onlar lanetleyemezler, kralları kutsayamazlar.
67 Ne uluslar için gökte işaretler oluşturabilirler, ne güneş gibi parlayabilirler, ne de ay gibi ışık saçabilirler.
68 Hayvanlar onlardan daha iyi durumdadır, çünkü bir sığınak arayabilirler ve kendilerine bakabilirler.
69 Bunların tanrı oldukları konusunda en ufak bir kanıt yoktur, onlardan korkmayın!
70 Altın ve gümüş kaplı tahta tanrılar bir kavun tarlasındaki korkuluk gibidirler, hiç bir şeyi koruyamazlar.
71 Ondan öte altın ve gümüş kaplı tahta tanrılar bir bahçedeki dikenli çalılık gibidir, her hangi bir kuş üstüne konabilir. Ya da karanlığa atılmış bir ceset gibidir.
72 Bunların sırtında çürüyen mor renkli süslü ketene bakınca tanrı olmadıklarını anlarsınız. Sonunda onları da yavaş yavaş yiyip bitirecekler ve ülkeyi rezil edecekler.
73 Demek oluyor ki, putu olmayan erdemli kişi yeğ tutulur, çünkü o asla rezil ol-maz.